Hakkımızda

Sitemizde Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan siyasal ve toplumsal gelişmeler ülke Koordinatörlerimiz tarafından düzenli olarak takip edilmekte ve Genel Koordinatörümüz Abant İzzet Baysal Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü öğretim üyesi Doç.Dr. Veysel AYHAN'ın katkılarıyla yayınlanmaktadır.

IRAK


IRAK GÜNDEMİ SON ÜÇ AYIN ÖZETİ
Emrah AKKURT
08.06.2012




IRAK’TA YENİ DİNAMİKLER VE SİYASAL KRİZ 



ABD’nin askerlerinin çekilmesinin ardından Bağdat’ta başlayan ve henüz çözümlenemeyen 

siyasi kriz, Irak’ı sosyal ve ekonomik alanlarda olumsuz etkilemektedir. Nuri El-Maliki’nin, Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sünni kökenli Tarık El-Haşimi hakkında yurtdışına çıkma yasağı getirmesi ve tutuklama kararı çıkarttırması, ülkedeki siyasi krizi daha da karmaşıklaştırmıştır. Bu çerçeveden bakıldığında Irak’taki siyasi krizin, Haşimi meselesinin ötesine taşınarak artık taraflar arasında bir hesaplaşmaya ve çekişmeye dönüştüğü görülmektedir. Hatta Haşimi hadisesi Irak’ın iç meselesinden öte bölgesel bir sorun haline gelmiştir. 



Yeni İç Dinamikler Işığında Irak 



2003 yılından beri genel anlamda Ortadoğu bölgesi, özelde Irak’ın siyasi sahnesinde birçok 

değişlik yaşansa da; siyasi krizler, ekonomik zorluklar ve bölge halkının yaşamsal alanda çektiği sıkıntıların halen değişmediği bir gerçektir. Bu bağlamda Irak’taki müzmin siyasi krizler, anlaşmazlıklar ve hesaplaşmalar gün geçtikçe artmaktadır. ABD’nin Aralık 2011’de Irak’tan askerlerini çekmesinin ardından Bağdat yönetimindeki siyasi bölünmüşlük ülkeyi karanlık bir tünele sürüklemektedir. Özellikle Haşimi olayının ülkedeki siyasi taraflar arasında karşılıklı çıkar ve kazan-kaybet mücadelesine dönüştürülmesi, iç dinamiklerin Maliki hükümetine karşı yeniden ittifaklar oluşturma çabalarına girdiğinin bir göstergesidir. Bu durumun Bağdat’taki krizi daha da giriftleştirdiğini söylemek mümkündür. Ayrıca Haşimi olayından bu yana Irak’ta değişen dengelere bakıldığında, Maliki için yeni bir siyasi harita çizilmesine doğru gidildiği görülmektedir. 27 Nisan 2012 tarihinde Sadr Hareketi lideri Mukteda Es-Sadr Erbil’i ziyaret ederek, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani, Kuzey Irak Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, Irak Parlamentosu Başkanı Usame El-Nuceyfi ve El-Irakiye listesi lideri Eyad Allavi ile birlikte “beşli toplantı” düzenlemiştir.(1) Temel amaçlarının Maliki hükümetinden güvenoyunun çekilmesi veMaliki’nin üçüncü dönemde yeniden başbakan olmaması üzerinde anlaşmak olan söz konusu toplantının sonunda, Talabani dışındaki tüm taraflar 8 maddelik plan üzerinde anlaşmaya varmışlardır. Bununla birlikte Irak’taki siyasi krizin çözümlenmesi ve Maliki’nin takındığı tavrını bırakması için 15 gün süre tanınmıştır. Ancak verilen süre 17 Mayıs’ta dolmasına rağmen Erbil toplantısındaki Sadr ve diğerleri Maliki’den güvenoyunun geri çekilmesi konusunda herhangi bir icraatta bulunmamıştır. Bütün bu gelişmelere bakıldığında Irak’taki siyasi krizin, Maliki-Haşimi krizinden ziyade siyasi taraflar arasında yeni ittifaklara yol açan daha geniş çaplı bir kriz olduğu görülmektedir. Barzani, Sadr ve Allavi üçgeninde oluşan çözüm arayışları ve çıkış yolları, Irak’ı siyasi istikrarsızlıktan kurtarabilmiş değildir. Bilhassa Haşimi’nin Türkiye’ye yerleşmesinden bu yana El-Irakiye listesinin takındığı tavırlar izlendiğinde, Haşimi hadisesinin üstünün kapatılmaya çalışıldığı gözlerden kaçmamaktadır. Söz konusu olay, 3 Mayıs 2012 tarihinde adeta El-Irakiye listesi tarafından yargıya havale edilmiştir ve sonuçlanması beklenmektedir. Barzani, Sadr ve Allavi’nin, Irak’taki yeni siyasi arayışlar doğrultusunda Maliki hükümetinin son bulması için yaptığı girişimlerin neticelenmesi zor görünmektedir. Bunun birkaç nedeni vardır. Bunlardan birincisi, 7 Mart 2010 tarihinde yapılan seçimlerin ardından Irak’ta Hükümet kurma krizi dokuz ay sonra ancak çözüme kavuşturulabilmiştir. Bu sebeple Maliki’den güvenoyunun çekilmesi durumunda Irak’taki siyasi müşküller ve güvenlik sorunu çözülmek yerine daha daartarak devam edecektir. Başka bir ifadeyle böylesi bir girişim gerçekleşirse, Irak’ta siyasi düzeydeki etnik-mezhepsel gerilimin yanında iç çatışma bile yaşanması muhtemeldir. Çünkü Irak’taki güvenlik sorununa neden olan siyasi taraflar arasındaki siyasi çekişme ve güç mücadelesinin artma olasılığı vardır. Ayrıca şu hususu da belirtmekte fayda vardır; Kürt yönetiminin, Bağdat hükümetinden Kerkük sorunun çözülmesi, petrol yasasının çıkarılması, Peşmergelere Irak İçişleri Bakanlığı tarafından ayrı bütçe tahsis edilmesini talep etmektedir. Şu aşamada Barzani, Sadr ve Allavi üçlüsü, Erbil’de Maliki’ye karşı yeni bir siyasi blok oluştuğu görüntüsü vermektedir. Ancak bu üçlü Bağdat’taki siyasi yapıda bir değişiklik olması durumunda Kürt yönetiminin isteklerini karşılamakta anlaşamayabilir. İkincisi, Maliki’den güvenoyu çekildiği zaman Irak’taki boşluğu doldurmak amacıyla Türkiye, İran ve Körfez ülkeleri (Suudi Arabistan, Katar ve diğerleri) arasında bölgesel bir rekabet başlayabilir. Bu durum sözü edilen bölgesel aktörlerin kendilerine yakın siyasi oluşumları desteklemesi ile Irak’ın iç dinamiklerinin karışması sonucunu doğuracaktır. Bu güç mücadelesinde zarar gören taraf Sünni Araplar olabilir. Çünkü Sünni Arapların tercihleri, Körfez ülkeleri, Arap ülkeleri ve Türkiye seçeneği arasında bölünebilir. Üçüncüsü, Eski Başbakan İbrahim Caferi’nin başkanı olduğu Irak Ulusal İttifakı, Maliki’nin tüm tutumlarına rağmen ülkedekikonjonktürün yeni bir hükümet kurma krizine müsait olmadığı için Maliki’den güvenoyunun çekilmesine destek vermediği görülmektedir. Bununla birlikte Irak Ulusal İttifakı’nın aynı zamanda Tahran ve Iraklı Şii kamuoyundan tepki çekmekten çekindiği ifade edilebilir. Bir diğer sebep ise, ABD’nin Haşimi krizinden bu yana Maliki’ye karşı sessiz kalması ve Bağdat’taki siyasi çekişmeden memnun olduğu görüntüsü vermesidir. Bu da Maliki’ye özgüven ve cesaret sağlamaktadır. 2014 yılında gerçekleştirilecek Irak genel seçimlerine yaklaşık 2 yıl vardır. Bu açıdan eğer Maliki’nin iktidardan ayrılması gerekirse, seçimlerle ayrılmasında fayda vardır. Aksi takdirde hükümetin dağılması gibi bir sonuç, Irak’ı kargaşaya sürükleyebilir. 



Sonuç 



Son gelişmelerle birlikte Irak’ın girdiği süreç tehlike arz etmektedir. Iraklı politikacılar arasındaki gelişmeler perspektifinden bakıldığında, Irak yeni siyasi koalisyon ve oluşumlara doğru ilerlemektedir. Bağdat’ın siyasi haritasının yeniden çizildiği yönündeki izlenim Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El-Haşimi’nin Bağdat’tan uzaklaştırılmasıyla netleşmiştir. Ayrıca Haşimi, Iraklı Sünni Arapların siyasi denkleminden tamamen çıkmış olmasa da, söz konusu siyasi oluşumda zayıflamıştır. Irak’taki Sünni Arap ekseni Haşimi’siz sürdürülebilir. Bunun yanında Kürt yönetimi, Sünni Araplarla ilişkilerini geliştirirken, Şiileri karşısına almak istemeyecektir. Kürt yetkililer, Maliki ile sorun yaşarken, bu sorunun kişisel olduğunu vurgulamaya özen göstermektedir. Ayrıca Kürt yönetimi, Maliki ile tüm köprüleri atmış gibi görünse de, Şii faktörünü ve İran’ın ülkedeki nüfuzunu dikkate almaya devam edecektir. Öte yandan, Irak’taki siyasi krizlerin giderilmesi için planlanan “ulusal konferansa” Maliki’nin iştiraki sağlanmadığı sürece konferansın başarılı olma ihtimali düşüktür. Bağdat yönetimi içerisinde meydana gelen siyasi krizden bu yana Irak’ta siyasi taraflar arasındaki dengelerin ve ilişkilerin değiştiği göze çarpsa da bu sürecin Ulusal Şii İttifakı’nı olumsuz yönde etkileyebileceği beklenmemektedir. Barzani, Allavi ve Sadr üçgenindeki anlaşmaların, deyim yerindeyse “düşmanımın düşmanı dostumdur” ilkesi çerçevesinde gerçekleştiğini unutmamak gerekir. Nitekim Irak’ın siyasi sorunlarından biri de Bağdat’ta güçlü bir muhalefetin olmamasıdır. Bağdat yönetiminin, etnik ve mezhepsel çıkar esasları üzerinde devam ettiği sürece siyasi krizlerin aşılmasının mümkün olmayacağını söylemek mümkündür. Bütün bu gelişmeler ışığında Türkiye-Irak ilişkileri değerlendirildiğinde, Haşimi meselesinin ikilimünasebetler, bu kadar olumsuz etkileyeceği belki de Ankara tarafından tahmin edilmemiştir. Ancak Haşimi olayının başladığı tarihten bu yana geldiği noktaya dikkat edildiğinde, Ankara-Bağdat ilişkilerinin kötüleşmesiyle birlikte Ankara-Erbil ilişkilerinin daha da güçlendiği görülmektedir. Kürt yönetimi, Haşimi’yi bir kart olarak Maliki’ye karşı kullanmaya çalıştı ve başarısız olunca, Türkiye’ye yerleşmesini kararlaştırmış olabilir. Bununla beraber Kürt yönetimi, Haşimi’yi bölgesinden Türkiye’ye göndermeseydi, Şii lider Mukteda Sadr ile Maliki’ye karşı anlaşma yapamayabilirdi. Başka bir tabirle eğer Haşimi kartı, Maliki’ye karşı etkili bir koz olsaydı, Kürt yönetimi Haşimi’nin Türkiye’ye yerleşmesini kabul etmeyebilirdi. Bu nedenle Haşimi’nin Iraklı Sünni Arapların sembolü olarak değerlendirilmesi isabetli bir yaklaşım olmamıştır. Özetle Türkiye; Irak politikasını salt Erbil ekseninde yürütürse, Bağdat ve Necef’i yeterli ölçüde hesaba katmazsa Tahran’ı karşısına alabilir. Türkiye, özellikle Haşimi hadisesinde taraf olmaktan ziyade arabulucu bir ülke olabilirdi. Bu yüzden önümüzdeki süreçte Ankara’nın, Bağdat’la münasebetlerini gözden geçirmesinde, Irak’ın siyasi ve sosyal yapısını daha dikkatli okumasında fayda mülahaza edilmektedir.






IRAK GÜNDEMİ
Emrah AKKURT
14.05.2012


Irak Bölgesel Kürt yönetiminin merkezi Erbil'de geçen cumartesi günü Arap ve Kürt siyasi liderlerinin katıldığı toplantıda, Şii lider Mukteda Es Sadr'ın isteği üzerine Irak Başbakanı Nuri El Maliki'ye son bir şans daha verilmesi kararlaştırıldı.

 Maliki'ye verilen ültimatomda, 15 gün içerisinde yetkilerini paylaşan anlaşmaya uyması istendi.
Irak'taki kilit konumdaki siyasi liderler, Irak Başbakanı Nuri El Maliki'ye karşı geçen Cumartesi günü Irak Bölgesel Kürt yönetiminin başkenti Erbil'de bir araya gelmişti.
Kuzey Irak'ta yayınlanan 'Rudaw' gazetesinin internet sitesindeki habere göre, Başbakan Maliki'ye son bir şans verilmesinin Şii lider Mukteda Es Sadr'ın isteğiyle gerçekleştiği belirtildi. Haberde, toplantıda alınan kararı ABD ve İran'ın da desteklediği öne sürüldü. Irak Parlamentosu Sözcüsü Usama Nuceyfi, alınan kararların Başbakan Maliki için son şans olduğunu dile getirdi. Maliki'nin talepleri kabul etmemesi halinde başka seçeneklerin hayata geçiriliceğini belirten Nuceyfi, "Maliki'nin fazla zamanı kalmadı acele etmesi lazım" dedi.
Öyle görünüyor ki Erbil’de gerçekleşen mini zirvenin ardından Hükümet’ten istenilen talepler ülkeyi yeni bir çıkmaza sürükleyecek. Başbakan Nuri El Maliki Erbil’de gerçekleşen mini zirvedeHükümet için belirlenen 15 gün süreyi kesin bir dille reddetti. Siyasi areneda bundan böyle daha kritik bir sürecin yaşanması bekleniyor. Kanun Devleti Listesi milletvekili Şakır El Derraci basına yaptığı açıklamada, Başbakan Nuri El Maliki’nin Erbil’de toplanan 5 liderin gönderdiği mektuba cevap verdiğini açıkladı. Derraci, taleplerin yerine getirilmesi için belirlenen  15 günlük sürenin Maliki tarafından kesin bir dille reddedildiğini duyurdu. Mevcut bir çok siyasi sorun ve askıda kalan konular nedeniyle Maliki’nin talepleri reddettiğini belirten Derraci, anayasaya aykırı olmaması şartıyla Maliki ve Kanun Devleti Listesi’nin Erbil anlaşmalarının yerine getirilmesinden yana olduklarını ifade etti.
 Kanun Devleti Listesi milletvekili Hasan El Sineyyid yaptığı açıklamada, Hükümet’ten güvenoyu çekme girişimlerini faydasız bir baskı olarak tanımlamıştı. Sineyyid ayrıca, siyasi arenanın içinde bulunduğu çıkmazı aşmasının en ideal yolunun, Parlamentoyu feshetmek ve erken seçimlere gitmek olduğunu da savunmuştu.
Başka bir açıklama da Ahrar Kitlesi’nin önemli isimlerinden Emir El Kınnani’den geldi. Maliki’ye gönderilen mektubun içeriğini açıklayan Kınnani: “ mektup sadece Mukteda El Sadr’ın değil, toplananların tamamının görüşlerini yansıttığını” ifade etti. Düzenlenecek Ulusal Toplantı’nın önemi ve anayasaya bağlı kalınmasının mektupta yer alan konular arasında olduğunu belirten Kınnani, yargının bağımsızlığına da vurgu yapıldığını da bildirdi. Erbil’de üzerinde uzlaşı sağlanıp, yerine getirilmeyen konuların başında İçişleri ve Savunma Bakanlık’larının belirlenmemesi olduğunu ifade eden Emir El Kınnani, Erbil anlaşmalarının yerine getirilmesi için bir plan yapılması gerektiğini kaydetti.

YARARLANILAN KAYNAKLAR:
Al Jazeera
Aswat Al Iraq
NINA    



IRAK GÜNDEMİ
Emrah AKKURT
07.05.2012


Ulusal İttifak dün akşam saatlerinde Başkent Bağdat’ta bir toplantı gerçekleştirdi. Ulusal İttifak başkanı İbrahim El Caferi başkanlığında yapılan toplantıda Başbakan Nuri El Maliki de hazır bulundu. Toplantının sonunda yapılan yazılı açıklamada Ulusal Konferans’ın bu hafta içerisinde yapılması vurgulandı ve tüm siyasi kitleler toplantıya davet edildi. Tüm siyasi kitle liderlerinin sundukları önerilere açık olduklarını belirten Ulusal İttifak, ancak bazı liderlerin temel sorunları anlamadıklarını, dolayısıyla bu durumun Kürt Bölgesi ile Bağdat arasındaki ilişkileri olumsuz etkilediğini ifade etti. Yargı, yasama ve yürütmenin bağımsız olması gerektiğine vurgu yapan Ulusal İttifak, yargıya saygı gösterilmesi gerektiğini bildirdi. İttifak ayrıca, tüm sorunların çözümünde anayasaya başvurulması vurgusunda bulundu. 

Irak’ta yaşanan Önemli bir gelişme de İstanbul'da bulunan Irak Cumhurbaşkan Yardımcısı Tarık el Haşimi'nin yargı sürecinin başlaması oldu. 6 kişinin öldürülmesiyle ilgili emir vermekle suçlanan Haşimi'nin ilk duruşması bu sabah Bağdat'ta yapıldı(03/05/2012). 

Mahkeme duruşmayı 10 Mayıs'a erteleme kararı aldı. Iraklı sünnilerin lideri olan Haşimi'nin hakkında Bağdat'taki Şii hükümet tarafından geçtiğimiz Aralık ayında tutuklama kararı çıkarılmıştı. Karar çıktığı sırada Kuzey Irak'ta resmi ziyarette bulunan Tarık El Haşimi, Bağdat'a dönmemiş ve Suudi Arabistan ile Katar ziyaretlerinin ardından Türkiye'ye gelmişti. Süreç boyunca yakınları ve korumaları tutuklanan ve bazı korumaları işkence ile öldürülen Haşimi, bağımsız bir şekilde yargılanmak istediğini ancak Bağdat mahkemelerinin Şii Başbakan Nuri Maliki'nin kontrolünde olduğu için Bağdat'ta adil şekilde yargılanamayacağını söyledi. Duruşmada Haşimi'nin avukatları, Irak Cumhurbaşkanı yardımcısının davasının ağır ceza mahkemesinde değil federal mahkemede görübileceğini söyledi. Bunun üzerine hakim, davayı 10 Mayıs'a erteledi. 10 Mayıs'taki ikinci duruşmada savunma avukatlarının talebi kabul edilirse Haşimi'nin davası ağır cezadan çıkarak federal mahkemede görülecek. Bu durumda dava yeniden başlayacak ve Haşimi'nin talebi doğrultusunda davanın Bağdat'ta değil Kerkük'te görülme ihtimali doğacak. 

Tüm bunların üzerine Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi, Merkezi Ağır Ceza Mahmekesi yerine Kerkük veya Erbil’deki tarafsız bir mahkemede yargılanması çağrısında bulundu. Haşimi, “Siyasi kimliğimden dolayı , Merkezi Ağır Ceza Mahkemesi yerine, Kerkük veya Erbil’deki tarafsız ve bağımsız bir mahkemede yargılanmak istediğimi daha önce de belirtmiştim. Aksi bir durum anayasaya aykırı olur” dedi. Bağdat’ta yapılan duruşmaya iki sebepten dolayı katılmadığını belirtti. Hayatının Bağdat’ta yüksek risk altında olduğunu savunan Haşimi, ayrıca Bağdat’ta hakkımda uygulanması düşünülen yargılama şeklinin adil olduğunu düşünmüyorum. Adalet sistemi uluslararası hukuka uygun olduğu sürece saygı duyarım. Şartlar, yer ve zaman uygun olduğu takdirde mahkemeye katılacağını ifade etti. 




YARARLANILAN KAYNAKLAR:
Aswat Al Iraq
Al Jazeera
NINA



IRAK GÜNDEMİ
Emrah AKKURT
30.04.2012


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin lideri Mesud Barzani ile yaptığı görüşmeye ilişkin, ''Irak'taki gelişmeler pek de hayra alamet değil. Özellikle mevcut Başbakan'ın gerek kendi koalisyon ortaklarına olan davranışları, gerek Irak'taki yapılanma içerisindeki ben merkezli, adeta şartları zorlayıcı yaklaşımları, Irak'taki gerek Şii grupları, gerek sayın Barzani'yi, gerek Irakiye grubunu ciddi manada rahatsız etmektedir. Bunlar da bu süreci olumsuz şekilde etkilemektedir, bunun üzerinde durduk'' dedi.

Bunun üzerine Irak Başbakanı Nuri El Maliki, Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın açıklamalarının Irak'ın içişlerine müdahale anlamına geldiğini ileri sürdü. Irak Başbakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, Başbakan Erdoğan'ın Katar'a hareketinden önceki açıklamalarını eleştiren Nuri El Maliki, şunları iddia etti: "Sayın Erdoğan'ın son açıklamaları Irak'ın içişlerine müdahale etme yönündeki eğilimine yeni bir dönüştür. Sayın Erdoğan'ın hala bölgede hakimiyet kurma hayalleri içinde olduğu görülmektedir. Açıklama, ne yazık ki Erdoğan'ın eskiden reddettiği mezhepçi boyutu içermektedir. Ancak bu husus bütün Iraklılar tarafından bilinmekte ve reddedilmektedir. Bu bölgesel politikaların sürdürülmesi Türkiye'nin çıkarlarına zarar verecek ve onu herkese düşman bir ülke konumuna getirecektir." 

Irak Başbakanı Nuri El Maliki'nin, "Türkiye bölgede düşman devlet haline gelmeye başladı" sözlerini değerlendiren Haşimi, şöyle konuştu: "Sevdiğim ve saydığım dostum Recep Tayyip Erdoğan, 'Irak sağlıklı bir ortamda değil' demişti. Irak Başbakanı'nın da bu açıklamayı geniş bir görüşle karşılaması gerekirdi. Türkiye'nin kendi görüşünü zorla Irak'a empoze edeceğini düşünmüyorum. Ancak Türkiye'nin Irak'ta olan bitenden endişe etmesi de gayet doğaldır. Zira Irak'ta olanlar olumlu ya da olumsuz Türkiye'yi etkileyecektir. Recep Tayyip Erdoğan'ın bu açıklamasının Irak içişlerine karışmak olarak algılanması doğru bir yaklaşım değildir. Irak'ın bir komşusunun açık açık 'Bizim Irak üzerinde etkimiz' var sözlerine Irak hükümeti sessiz kaldı. Asıl içişlerine karışmak olarak bu açıklamanın algılanması lazımdı. Türkiye'nin komşusu hakkında endişe etmesi, içişlerine karışması anlamına gelmemektedir."

Irak'ta bir mezhep çatışması çıkmasından endişe duyduğunu ifade eden Tarık Haşimi, sözlerini şöyle sürdürdü: "Irak'ta şu an için en endişe verici konu, mevcut siyasi sorunlar bir mezhep çatışmasına dönüşebilir. Türkiye Başbakanı da bizim gibi bundan endişeli. Irak'ta bir tarafın iktidarı ele geçirip diğer tarafı bertaraf etmesinden ciddi endişe duyuyorum. Irak'taki hükümet tüm Irak halkını kucaklamalıdır. Irk, din, dil mezhep gözetmeksizin herkesin hükümeti olmalıdır. Irak, anayasasında belirtildiği gibi medeni bir devlet olmalıdır. Irak Anayasası'nda böyle yazıyor ama uygulamada tam tersi yapılıyor. Anayasaya aykırı uygulamalar var."

İran'ın Irak üzerindeki etkisini de değerlendiren Haşimi, "İran'ın Irak üzerindeki etkisine kimse itiraz etmedi. İran bunun onur verici olduğunu düşünüyor. İran, ABD'yi Irak'tan çıkmaya kendilerinin mecbur bıraktığını söyleyerek Irak'taki etkisini daha da arttırmaya çalışıyor" dedi. 

Ayrıca Irak'ta merkezi hükümet ile Bölgesel Kürt Yönetimi arasında gerginlik had safhadayken, Erbil'de önemli görüşmeler yapıldı. Şii Başbakan Maliki'nin geleceği de konuşuldu. 

2 gündür süren toplantıya Irak Devlet Başkanı Celal Talabani, Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani, EL Irakiye'nin Sünni lideri İyad Allavi, Şii lider Mukteda El Sadr ve Irak Meclis Başkanı Usame Nuceyfi katıldı. Talabani'nin Kerkük yolu üzerindeki bürosunda devam eden toplantının amacı, liderler arasında görüş alışverişi yapılması. Siyasi kulislerden sızan bilgilere göre, Irak'ta Başbakan Nuri El Maliki'nin uygulamaları sonucu yaşanan krizin yanı sıra, Maliki'nin geleceği de tartışıldı. Erbil ile Bağdat arasındaki krizin aşılması için Erbil'e giden Şii lider Sadr'ın, Irak hükümetinin hemen devrilmesine karşı çıktığı, ancak Nuri El Maliki'nin üçüncü kez başbakanlığa adaylığını da kabul etmediği belirtiliyor.


IRAK GÜNDEMİ
Emrah AKKURT
16.04.2012



Irak’ta merkezi hükümet tarafından, terör suçlamasıyla aranan Haşimi, ülkenin kuzeyindeki Kürt bölgesine sığınmıştı. Tarık Haşimi, geçtiğimiz günlerde Katar ve Suudi Arabistan’ı ziyaret etmişti. Bu ziyaretlerden sonrada da Türkiye’ye ziyaret gerçekleştireceği beliritlmişti.
Haşimi’nin bürosundan yapılan açıklamada, cumhurbaşkanı yardımcısının, bölge turu kapsamında, resmi ziyaret üzerine İstanbul’a gittiği belirtildi. Açıklamaya göre Haşimi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve diğer üst düzey yetkililerle bir araya gelecek. Görüşmelerde bölgedeki son durum ele alınacak. Haşimi’nin, ziyaretin ardından “Kürdistan’daki geçici ikametgahına dönmeyi umduğu” ifade edildi.
Irak’ta gerçekleşen önemli bir gelişme de, Irak Aşiret Konferansında bir konuşma yapan başbakan Nuri El Maliki, Irak halkının talep ettiği takdirde erken seçimlere gidelebileceğini ifade etmesi olmuştur. Başkent Bağdat’ta düzenlenen Irak Aşiret Konferansına katılan başbakan Nuri El Maliki bir konuşma yaptı. Maliki konuşmasında erken seçim iması yaptı. Hiç kimsenin Irak sürüsünün dışına çıkmaması gerektiğini açıklamasında ifade eden başbakan Maliki, her kesin yaptığı sıcak açıklamalarını gözden geçirmesi gerektiğini söyledi. Irak halkının söylediklerinin önemsenmesi gerektiğini konuşmasında ifade eden başbakan Maliki, seçimlerde gerçekleşecek her hangi bir ihlalden dolayı erken seçimlere gidileceğini söyledi. Maliki ayrıca’’Irak artık tek bir kişi yada diktatörün yönetme insiyatifini kaldıracak durumda değildir. Irak’ta yönetim Iraklı’ların isteği doğrultusunda olmalı’’ Dedi.
  Ayrıca Irak’ta Bölgesel Kürt Yönetimi ve merkezi hükümet arasındaki gerginlik tırgiderek artıyor. Gerginliğin son geldiği aşamaysa Kürt yönetiminin Bağdat’a petrol sevkiyatını durdurma kararı oldu. Kürt yönetimiyle Bağdat hükümeti arasındaki petrol anlaşması geçen yıl imzalanmıştı. Anlaşmaya göre Kürtler petrollerini merkezi hükümete gönderecek, merkezi hükümet de petrol satışından edindiği kazancın yarısını Kürtler’e gönderecekti. Kürt bölgesinin Tabii Kaynaklar Bakanlığı, merkezi hükümetin Mayıs 2011’den bu yana kendilerine hiçbir ödeme yapmadığını bildirdi. Bakanlık açıklamasında, “ödemelerin yapılmamasından dolayı petrol ihracatının istemeyerek de olsa ikinci açıklamaya kadar durdurulduğu” belirtildi. Bölgesel Kürt Yönetimi, Bağdat’a her gün 50 bin varil petrol gönderiyordu.
  Irak Maliye Bakanı Refaa el İssavi, geçen hafta yaptığı açıklamada, Bağdat hükümetinin Kürt bölgesine 560 milyon dolarlık ödemeyi onayladığını, ancak son denetleme için ödemenin bekletildiğini söylemişti.
  Şii Devlet Başbakan Yardımcısı Hüseyin el Şehristani de Kürt bölgesinin tüm petrolünü merkezi hükümete göndermemesinden yakındı. Şehristani dünkü açıklamasında, Kürtlerin petrolünün büyük bölümünü İran ve Türkiye’ye kaçırdığını iddia etti, iki ülkeden de petrol kaçakçılığını önlemeleri için sınırlarını denetlemelerini istedi. Şehristani Irak petrolünün, meşru olan Basra ve Ceyhan boru hatlarından ihraç edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi. Hüseyin el Şehristani, Kürtlerin kaçak petrol ticaretine girişmesinin Irak bütçesinde açık yaratacağı uyarısında da bulundu. Şii bakan, Irak ekonomisinin kendilerine ulaşmayan Kürt petrolünden geçen yıl 3 buçuk milyar dolar zarar ettiğini belirtti
Kürt yönetimi ayrıca geçen Kasım ayında Exxon Mobil şirketiyle tek yanlı imzaladığı petrol arama anlaşması yüzünden de Bağdat hükümetiyle ters düşmüştü. Kürtlerle yaşanan anlaşmazlığa rağmen Irak, 1989 yılından bu yana petrol ihracatını en üst düzeye çıkardı.

KAYNAKLAR: Aswat al Iraq, Al Jazeera, NINA.



IRAK GÜNDEMİ
Emrah AKKURT
10.04.2012



Hakkında tutuklama kararı bulunan Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El Haşimi'nin, Katar'dan Suudi Arabistan'a gittiği bildirildi.
Adının açıklanmasını istemeyen Haşimi'nin bir danışmanı, Suudi Arabistan'a gitmek üzere Katar'dan ayrıldıklarını belirtti.
Hakkında terör eylemlerine karıştığı iddiasıyla tutuklama kararı çıkartılan Haşimi, 1 Nisan'da "resmi ziyaret" için Katar'a gitmişti. Haşimi 4 günlük ziyaretin ardından bugün ülkeden ayrıldı.
Irak, Haşimi'yi topraklarında barındırmasının "kabul edilemez olduğunu" belirterek Katar'dan siyasetçiyi teslim etmesini istemişti.
Katar ise, devlet başkanı yardımcısı sıfatıyla ülkeyi ziyaret eden Haşimi'nin görevinden alınmadığına ya da cezaya çarptırılmadığına işaret ederek Irak'ın talebini geri çevirmişti.
Ayrıca, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin ofisinden konuya ilişkin yapılan açıklamada, ''Haşimi'nin Katar ve Suudi Arabistan'a yapmakta olduğu ziyaret, Cumhurbaşkanı Talabani'nin muafakatıyla gerçekleşmemiştir. Haşimi, Cumhurbaşkanlığına, gezisiyle ilgili resmi bir yazı göndermiştir. Ancak izin çıkmadan geziye başlamıştır'' denildi. 
Başbakan Nuri El Maliki hükümetinin geçen yıl tutuklamak için çıkartığı karardan sonra, Haşimi, Aralık 2011'de Irak'ın kuzeyine sığınmıştı. Hükümetin tüm isteklerine rağmen, Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin başkanı Mesud Barzani, Haşimi'yi Bağdat yönetimine geri vermeyeceklerini açıklamıştı. Haşimi, yurt dışında kalmayacağını, en kısa zamanda Irak'a geri döneceğini açıklamıştı.

YARALANILAN KAYNAKLAR: ASWAT AL IRAQ, AL JAZEERA



IRAK GÜNDEMİ
Emrah AKKURT
02.04.2012



23. DÖNEM ARAP BİRLİĞİ ZİRVESİ - IRAK
27 Mart 2012

                                                                               
Arap ülkelerinden en az 13 devlet ve hükümet başkanının, Irak’ın başkenti Bağdat’ta perşembe günü düzenlenecek Arap Birliği zirvesine katılması bekleniyor.
İki yıl sonra ilk kez yapılacak liderler zirvesi için Irak Yönetimi, hem şehiri güzelleştirmek hem de güvenlik önlemleri için 450 milyon dolar harcadı. Ağırlıklı olarak Suriye krizinin görüşüleceği zirveden çarpıcı bir karar çıkması beklenmiyor.
Arap Birliği liderler toplantısı son olarak 28 Mart 2010’da Libya’nın Sirte kentinde gerçekleşmişti. Geçen mayısta Bağdat’ta yapılacak zirve ise Arap aleminde yaşanan kargaşa ve Irak’taki şiddet nedeniyle ertelenmişti. 22 üyeli örgütün Suriye’nin üyeliğini askıya aldığı geçen yıl sonundaki Kahire toplantısına liderler değil, dışişleri bakanları katılmıştı. 

Bağdat’taki zirvede, Arap Baharı ile devrilen Muammer Kaddafi (Libya),  Hüsnü Mübarek (Mısır), Zeynelabidin Bin Ali (Tunus) ve Ali Abdullah Salih (Yemen) yerine bu ülkelerde kurulmakta olan demokratik yönetimlerin seçilmiş “İslamcı” temsilcileri katılacak.
Başkent kışlaya döndü
El Kaide bağlantılı “Irak İslam Devleti” adlı örgütün sadece geçen hafta düzenlediği saldırılarda 56 Iraklı’nın öldüğünü vurgulayan yetkililer, yoğun güvenlik önlemleri aldılar. Iraklı yetkililerin Arap aleminde ön plana çıkmak için yüksek riske rağmen zirveyi iptal etmeme kararı aldığı bildirildi. 
İlk kez bir Kürt’ün, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin başkanlık edeceği zirve için bu nedenle olağanüstü güvenlik önlemleri alındı. 
Zirvenin sayıları
* Hazırlıklar için 450 milyon dolar harcandı.
* 100 bin askeri personel yerleştirildi.
* 4 bin polis takviyesi yapıldı.
* Önceki günden itibaren bir hafta resmi tatil ilan edildi.
* Binlerce motosiklete bir hafta trafiğe çıkma yasağı kondu.

Arap Birliği ülkelerinin bakanları Bağdat'ta
28/03/2012                                                                                                                                  

Arap ülkelerinin Dışişleri bakanları, 23. Dönem Olağan Arap Birliği Zirvesi'nden önce Bağdat'ta bir araya geldi.

Yeşil bölgedeki Cumhuriyet Sarayında yapılan Arap Ülkeleri Dışişleri Bakanları toplantısı, Libya Dışişleri Bakanı Aşur Bin Hayyal'in açılış konuşmasıyla başladı. Hayyal, Suriye, Arap ülkelerindeki gelişmeler ve Filistin meselesini ele alacaklarını belirtti. Arap zirvesi dönem başkanlığını Irak'a teslim etmekten son derece mutlu olduğunu dile getiren Hayyal, dönem başkanlığını Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari'ye devretti.

Arap Zirvesi 23. Dönem Başkanlığını devralan Zebari, halkların haklı taleplerine destek verdiklerini, Ortadoğu'da barışın ancak Filistin meselesinin çözülmesiyle sağlanabileceğini, nükleer silahlardan arındırılmış bölgenin oluşturulmasını, bölgedeki azınlıkların haklarını desteklediklerini, bölge ve komşu ülkelerle iyi niyetli ilişkiler kurulmasından yana olduklarını kaydetti.

Zebari ayrıca, Somali, Cibuti, Komor adalarını maddi, manevi ve siyasi olarak desteklediklerini dile getirdi.

Bu arada, Irak Başbakanı Nuri El Maliki, sürpriz bir şekilde toplantıya katıldı.

Terörün önüne set çekilmesi için çabaların yoğunlaştırılması gerektiğine dikkati çeken Maliki, "Arap Birliği Genel Sekreterliği'ne adalet mahkemesi ve bazı müesseslerin oluşturulması için öneride bulunacağız. Halkların beklentilerini karşılayan devrimlerle etkileşim içinde olmalıyız" dedi. Maliki, konuşmasının sonunda, Irak'ta ve bölgede istikrarın sağlanmasını temenni etti.

Toplantıya Suriye hariç tüm Arap ülkelerinin temsilcileri katıldı. Toplantı salonunda Suriye bayrağı ve Suriye Arap Cumhuriyeti yazısının bulunduğu boş masa dikkati çekti.

Basına kapalı devam eden toplantıda, çalışma programının hazırlanacağı ve programda yer alan maddelerin tek tek ele alınacağı ifade edildi. Toplantı kapanış oturumuyla sona erecek.

Öte yandan, İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmelledin İhsanoğlu, yarın düzenlenecek ve Arap liderlerin katılacağı zirveye katılmak üzere öğlen vakitlerinde Bağdat'a geldi.

Arap Birliği Bağdat zirvesi başladı                                                                                                                                                                                 29 Mart 2012                
                                                                                                                           
BAĞDAT - Arap Birliği’nin Bağdat zirvesi başladı. Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin açılışını yaptığı zirvenin gündeminde Suriye bulunuyor. 

Irak’ta 22 yıl aradan sonra ilk kez yapılan Arap Birliği zirvesi, sokağa çıkma yasağının ilan edildiği Başkent Bağdat’ta olağanüstü önlemler altında başladı. Bağdat’ın en güvenlikli bölgesi olan Yeşil Bölgede yapılan zirveye, birliğin 22 üyesinden sadece 8’inin liderleri katılıyor. 

Açılışını Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani tarafından yapılan Suriye gündemli zirvede Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki –Mun da bir konuşma yaptı. Suriye'nin tüm bölgesi için "saatli bir bomba" gibi tehlikeli olduğunu söyleyen Ban, dünyanın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'tan taahhütlerini yerine getirmesini beklediğini kaydetti. Arap liderlere de seslenen BM Genel Sekreteri Ban, "Önümüzdeki aylarda ve yıllarda halklarınızın güvenini kazanmak sizin elinizde. Bölgede ekonomik büyümeyi de siz sağlayabilirsiniz" dedi.

Hafta sonu da devam edecek olan zirvede, Suriye yönetimi tarafından kabul edilen, BM ve Arap Birliği'nin Suriye özel temsilcisi Kofi Annan'ın hazırladığı, çatışmaları durdurmaya yönelik 6 maddelik plan görüşülecek. 

Annan’ın 6 maddelik planı, BM gözetiminde ateşkes sağlanmasını, ordunun kentlerden çekilmesini ve insani yardımın engellenmemesini içeriyor. Zirvede Annan’ın planla ilgili gelişmeler konusunda bilgilendirmede bulunacak. 

Dün bir araya gelen Arap Birliği dışişleri bakanları, Esad yönetiminin kabul ettiği Annan planına desteğini açıklamıştı. Bugünkü zirvede Suriye'ye şiddetin durması ve demokrasiye geçiş sürecine destek vermesi bekleniyor. Ancak, Suriye konusunda bölünmüş olan birliğin zirvede görevi bırakması için Esad'a bir çağrı yapması beklenmiyor.

Arap Birliği zirvesinde, Suriye’deki olaylar, Annan planı, BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye ile ilgili karalarının desteklenmesi, Lübnan’a yönelik dış tehditlere karşı bu ülkeyle dayanışma halinde olmak, Yemen hükümetini desteklemek, terörle mücadele, Ortadoğu’yu nükleer kitle imha silahlardan arındırılması konuları da ele alınacak.

BAĞDAT BİLDİRGESİ

Irak'ın başkenti Bağdat'ta düzenlenen 23. dönem Arap Birliği zirvesi sonunda yayınlanan "Bağdat Bildirgesi"nde, Suriye'de akan kanın durdurulması ve halkın korunmasını amaçlayan, 6 maddeden oluşan Annan planına destek verildi.

Zirve bildirgesinde, Suriye sorununun dış müdahale olmadan çözülmesinin önemine de işaret edildi. 49 maddeden oluşan bildiride ayrıca, Filistin davasına destek verilmesi, Arap barış girişiminin desteklenmesi, terörün kınanması, terörle mücadelede daha fazla çaba harcanması, bölgenin kitle imha silahlarından arındırılması, siyasi, sosyal ve ekonomik reformların yapılması, Arap parlamentosunun aktif kılınması, Somali, Yemen ve Sudan'a destek verilmesi, siyasi değişimlerin desteklenmesi ve Arap sorunlarının diyalog yoluyla çözülmesi gibi kararlar yer aldı.

İnsan hakları ile ilgili maddede ise, insan hakları prensiplerine, siyasi, kültürel ve azınlıkların dini haklarına saygı gösterilmesi gerektiğine dikkat çekildi. Ayrıca, kadın haklarının güvence altına alınması ve kadının her tür ayrımcılıktan korunacağı dile getirildi.
Bildirgede, 24. Dönem Arap zirvesinin Tunus'ta yapılmasının kararlaştırıldığı belirtildi.

Bu arada, zirveden sonra Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari ile basın toplantısı düzenleyen Arap Birliği Genel Sekreteri Nebil El Arabi, "Suriye Arap zirvesinden büyük bir pay aldı. Annan Planı, Suriye için gerçek son fırsattır. Suriye yönetiminin planı hemen hayata geçirmesi gerekir. Hedefimiz Suriye'de akan kanı durdurmaktır" dedi.

El Arabi, Arap aleminin sıkıntılı bir dönemden geçtiği bir sırada Bağdat zirvesinde sağlanan katılımın çok iyi olduğunu, daha önceki zirvelerde böyle geniş bir katılımın olmadığını ve bu zirveyle Irak'ın olması gerektiği yere tekrar geldiğini kaydetti.
Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari de Bağdat zirvesinin her anlamıyla başarılı olduğunu, uzun yıllar yalnızlık yaşayan Irak'ın güçlü bir şekilde zirveye yerleştiğini dile getirdi.

Zebari, "Daha önceki zirvelerde ele alınmasından korkulan bazı konular ilk kez bu zirvede ele alındı. Kadın ve insan hakları gibi. Arap zirvesinin Bağdat'ta yapılıp yapılmaması konusundaki bahsi kazandık. Bu başarı sadece Irak'ın değil tüm Arap aleminin başarısıdır" dedi.



IRAK Devlet Başkan Yardımcısı Tarık El Haşimi, Nuri El Maliki hükümetinin hakkında yakalama emri çıkardığı aralık ayından beri kaldığı kuzeydeki Kürt bölgesel yönetiminden ilk kez ayrılarak dün Katar’a gitti.
Irak hükümeti, ülkedeki Şii mezhebi için kutsal yerleri ziyaret eden Şiiler ile hükümet ve güvenlik yetkililerine karşı ölüm mangaları oluşturmakla suçlanan Haşimi hakkında tutuklama emri çıkarmıştı.
Kendisine yöneltilen suçlamaları reddeden Haşimi'nin bir süreden beri tutuklanmamak için Irak'ın kuzeyindeki bölgesel yönetimin denetimindeki bölgede hayatını sürdürdüğü biliniyordu.

Katar devlet ajansı QNA, Haşimi’nin resmi ziyaret kapsamında Doha’ya vardığını, Doha Uluslararası Havaalanı’nda Katar Devlet Bakanı tarafından karşılandığını yazdı.
Ofisinden yapılan açıklamada ise Haşimi’nin daha önce aldığı daveti kabul ederek, “kardeş şehir Doha’ya” gittiği bildirildi.
5-6 günlük gezide Katar Emiri Şeyh Hamad Bin Halide El Thani ve Başbakan Şeyh Hamad Bin Cassim Bin Cabr El Tani ile biraraya gelecek Haşimi’nin, daha sonra Irak’ın kuzeyine geri döneceği açıklandı. Haşimi’nin Türkiye veya Katar’a sığınabileceği öne sürülmüştü.


Şu kaynaklardan yararlanılmıştır:

Aswat Al Iraq
AJE - Al Jazeera English



IRAK GÜNDEMİ
Emrah AKKURT
26.03.2012



Irak'ın başkenti Bağdat'ta bu ayın sonunda yapılacak Arap Birliği 23. Dönem Zirvesi için Irak hükümeti yoğun güvenlik önlemleri aldı[1]

Irak hükümeti, Arap Birliği zirvesinin güvenli bir ortamda yapılması için Bağdat ve çevresindeki güvenliği sağlamaya yönelik asker ve polislerden oluşan 100 bin güvenlik görevlisi tahsis etti. 
Bağdat Operasyonlar Komutanlığı Kurmay Başkanı Korgeneral Hasan Salman Halife El Baydani yaptığı açıklamada, Arap Zirvesi sırasında herhangi bir terörist eyleme fırsat vermemek için istihbarat alanında çok ciddi çalışmalar yürüttüklerini, Bağdat ve çevresinde özellikle terörist saldırıların gelebileceği yerlere güvenlik güçlerini ciddi bir şekilde yerleştirdiklerini söyledi. 
Zirve için Bağdat'ta güvenli bir ortamın bulunduğunu dile getiren El Baydani, "Güvenlik önlemlerini almaya erken başladık. Bu konuda çok şey gerçekleştirdik. Bağdat ve çevresinde zirve sırasında görev alacak asker ve polislerden oluşan güvenlik mensuplarının sayısı 100 bini bulabilir. Irak Havacılık Yönetimi, zirvenin başlayacağı 26 Mart'tan itibaren Uluslararası Bağdat Havaalanını uçuşlara kapatacak. Havaalanı bir tek zirveye gelen heyetleri taşıyan uçaklara açık olacak. Kara sınırları büyük bir ihtimalle açık olacak. Güvenlik kontrol altındadır. Buna rağmen biz terörle mücadele halindeyiz. Terörle savaş normal bir savaştan farklıdır. Teröristlerin saldırı düzenleyeceği yeri ve mekanı kestirmek mümkün değil. Bunun için hep hazırlıklıyız" dedi. 
ABD ya da başka herhangi bir ülkeden güvenliğin sağlanması için istihbarat ve hava savunması konusunda yardım alıp almadıkları konusundaki soru üzerine El Baydani, ABD ya da başka bir ülkeden güvenlik konusunda herhangi bir yardım alamadıklarını, Irak istihbarat birimleri, hava ve kara kuvvetleri ile emniyet teşkilatının güvenliğin sağlanması için üzerine düşenleri yaptığını belirtti. Ayrıca El Baydani, uzun bir aradan sonra Arap Zirvesine ev sahipliği yapacak olmalarının Irak’ta güvenliğin korunmasına yönelik endişeleri ortadan kaldırmak içinde önemli bir fırsat olduğunu belirtmiştir.  
Bu arada, son günlerde Bağdat caddelerinde kontrol noktaları artarken, Bağdat'ın giriş ve çıkışlarında araç kontrolleri ve evlerde yapılan aramalar sıklaşmaya başladı.
Yukarıda da belirtildiği üzere yoğun güvenlik önlemlerinin alınmasına rağmen, geçtiğimiz günlerde yaşanan bombalı saldırılar, Irak’a yönelik endişelerin artmasına neden olmaktadır. ABD’nin çekilmesiyle daha da önem kazanan güvenlik kaygıları giderek artmaktadır. 20/03/2012 Salı günü yaşanan olaylar bu endişelerin yersiz olmadığını bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Bağdat'ta önümüzdeki hafta yapılacak Arap Birliği Zirvesi öncesinde büyük bir güvenlik önlemi alınmasına rağmen, Irak genelinde yaklaşık 27 bombalı saldırı gerçekleştirilmiştir. Son zamanlarda yaşanan en kanlı günlerden biri olmuştur[2]

Irak'ın Bağdat, Kerkük, Hille, Salahaddin, Musul, Ramadi ve Kerbela kentlerinde düzenlenen saldırılarda en az 51 ölü ve yaklaşık olarak 250 kişinin de yaralandığı belirtilmiştir. 

Hükümet sözcüsü Ali el-Dabbagh Reuters'e verdiği demeçte “ Bugünkü saldırıların hedefinin, Irak’ın güvenlik durumuna yönelik olumsuz bir imaj vermek olduğunu belirtmiştir.”  

----------------------------------------------------------------------------------------




IRAK GÜNDEMİ
Emrah AKKURT
19.03.2012



ORTA DOĞU ve KUZEY AFRİKA GÜNDEM - IRAK

“Irak ve Kuveyt arasında Saddam Hüseyin döneminde başlayan “havayolu sorunu” çözüme kavuştu.”[1]
           
Taraflar arasındaki anlaşmazlık, 1990 Kuveyt İşgali’yle ortaya çıkmıştı. Saddam’ın işgal sırasında 10 uçağı, yedek parça ve ekipmanı çalarak filosuna kattığını iddia eden Kuveyt, 1,2 milyar $ tazminat talebinde bulunmuşlardı. Saddam rejimi sonrası yönetime gelen yetkililer bunu borcu ödemek konusunda direnmişlerdir.
           
Geçtiğimiz günlerde iki taraf arasında bu soruna yönelik bir mutabakatın sağlandığı belirtildi. 500 milyon dolarlık bir anlaşmaya imza atıldı. Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari “ iki ülke arasındaki “ Iraqi Airways ” e olan 1,2 milyar dolarlık yaptırımın ortadan kaldırıldığını , Irak’ın 300 milyon $ tazminat ödeyeceğini ve ayrıca iki ülkenin de işletiminde olmak üzere ortak bir hava yolu şirketinin kurulması amacıyla 200 milyon dolarlık bir yatırımın da olduğunu belirtti.”
           
Kuveyt resmi haber ajansı tarafından da doğrulanan haberde anlaşmanın sağlandığı bildirildi.
           
Buna ek olarak Zebari, Kuveytli ve Iraklı yetkililerin iki ülke arasında bulunan diğer anlaşmazlıklara yönelik çalışmalar da yaptıklarını vurguladı. Taraflar arasındaki en önemli sorunları ise ; ülke sınırları, ortak petrol alanları ve Fars Körfezi’ndeki rakip limanlar anlaşmazlıkları oluşturuyor. 
           
            Irak’taki diğer bir gelişme de parlamento üyesi Dış İlişkiler Komitesi, bağımsız milletvekili Safiye El Suhail, Irak’a yerleşik olmayan büyükelçi ataması için gelen Umman Sultanlığını karşıladı.[2]
           
Suhail yaptığı açıklamada, “ iki ülke arasındaki ilişkilerin giderek geliştirileceğini ve diplomatik işbirliğinin yüksek düzeyde olması yönünde adımlar atılacağını belirterek, Umman’ın, Irak’ın Körfez Ülkeleri’yle daha kolay ilişki kurmasında da büyük öneminin olduğunu vurguladı.”
           
Irak Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan bir açıklamada, ”Umman ve Irak arasındaki bu adımı diğer adımların da takip edeceğine dair görüş bildirildi.”


[1] http://www.startribune.com/business/142613166.html ,  http://en.aswataliraq.info/(S(yxmxj35530auwr55vpj1ko55))/Default1.aspx?page=category_page&c=47 and Feedzilla: Top News - '"Iraq"'
[2] http://www.ninanews.com/english/News_Details.asp?ar95_VQ=FKHKGM