Hakkımızda

Sitemizde Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan siyasal ve toplumsal gelişmeler ülke Koordinatörlerimiz tarafından düzenli olarak takip edilmekte ve Genel Koordinatörümüz Abant İzzet Baysal Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü öğretim üyesi Doç.Dr. Veysel AYHAN'ın katkılarıyla yayınlanmaktadır.

İRAN


İRAN GÜNDEMİ SON ÜÇ AYIN ÖZETİ
Ömer METİN
08.06.2012




NÜKLEER MÜZAKERELER, PARLAMENTO SEÇİMLERİ, TARTIŞMALI ADALAR ÜZERİNDEKİ POLİTİKALAR VE DİĞER GELİŞMLER

İran ile alakalı olarak uluslararası basında en çok yer eden konu İran’ın nükleer enerji elde etme çabaları ve buna karşılık ABD’nin İran’ın nükleer enerji veya silah edinmesini önlemek amacıyla uluslararası alanda yürüttüğü çalışmalardır. Bu konu ile alakalı olarak Ocak 2011 de yapılan müzakerelerin son turunda İran ile hemen hemen hiçbir konu üzerinde anlaşmaya varılamamıştır. 15 aylık bir aradan sonra müzakerelerin yeniden yapılması gündeme gelmiş ve toplantının nerede yapılacağı konusunda farklı fikirler ortaya atılmıştır. İran görüşmelerin Bağdat’ta yapılması hususunda görüş bildirmiş, buna karşılık Obama yönetimi ise görüşmelerin İstanbul da yapılmasını istemiştir. ABD medyası görüşmeler öncesi Obama’nın İran’dan iki isteğinin olacağını ileri sürmüştür. Bunlar; ilk olarak Fordow yer altı uranyum zenginleştirme tesislerinin kapatılması ve orta derecede zenginleştirilmiş uranyum stoklarının başka ülkelere ihraç edilmesidir. İranlı yetkililer ise işbirliği konusunda ilerleme kaydedecek başarılı görüşmelere hazır olduklarını ifade etmiştir. Sonrasında müzakereler 14 Nisan Çarşamba günü İstanbul’da yapılmıştır. Müzakereler Türkiye’nin ev sahipliği ve arabuluculuğunda BM beş daimi üyesi ve Almanya ile İran arasında İstanbul’da gerçekleştirilmiştir. Görüşmelere 5+1 ülkeleri adına AB Dışişleri Yüksek Temsilci Catherine Ashton ve İran adına da Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi Sekreteri ve Nükleer Başmüzakereci Said Celili katılmıştır. Görüşmelerden sonra Catherine Ashton görüşmeleri “yapıcı ve yararlı” olarak değerlendirmiş ve bundan sonraki sürecin “ adım adım ve karşılıklı “ olarak devam edeceğini ifade etmiştir. Ayrıca İran’ın barışçıl amaçlı nükleer enerji elde etme hakkının olduğunu söylemiştir. İran’ın baş müzakerecisi Said Celili, görüşmeleri “ işbirliğine dayalı ve başarılı” olarak değerlendirmiş ve karşılıklı güveni tahsis etmenin gerekli olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca İran’ın Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması uyarınca %20 kadar uranyum zenginleştirme hakkının olduğunu da ifade etmiştir. Bir sonraki görüşmelerin ise 23 Mayıs’ta Bağdat’ta yapılmasına karar verilmiştir.[1] İstanbul’daki müzakerelerden sonra açıklama yapan İsrail Dışişleri Bakanı İran’a karşı yapılan yaptırımların arttırılarak devam ettirilmesi gerektiğini ifade etmiş ve İran ile yapılacak görüşmelerden herhangi bir şey elde edilemeyeceğini söylemiştir.[2] 14-15 Mayıs’ta BM’nin Tahran’ın atom kapasitesi üzerindeki görüşmeleri Viyana’da yapılmıştır. İran’ın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumundaki daimi temsilcisi Ali Asger Sultaniye, İran’a karşı yöneltilen suçlamaların asılsız olduğunu ve yapılan bu görüşmelerin İran’ın iyi niyetini ortaya koyduğunu ifade etmiştir. Ayrıca nükleer faaliyetlerin şeffaf olduğunu ve son yıllarda UAEK ile işbirliği içinde çalıştıklarını ve İran’ın nükleer çalışmaları ile ilgili olarak herhangi bir sorunun bulunmadığını bununda belgelerle sabit olduğunu fakat bu durumun Batılı devletler tarafından çarpıtıldığını ileri sürmüştür. Ayrıca 21 Mayıs’ta tekrar Viyana’da toplanmak için karar alınmıştır.[3] 18 Mayıs Cuma günü İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi ile Norveç Dışişleri Bakanı Jonas Gahr Store bir telefon görüşmesi yapmış ve görüşmede Salihi ileriki günlerde Bağdat’ta yapılacak olan görüşmelerin olumlu geçeceğini umduğunu ifade etmiştir.[4] Rusya Başbakanı Dmitri Medvedev müzakerelerden bir sonuç çıkmaması durumunda ABD’nin masasında seçenekler arasında duran İran ve Suriye’deki karışıklık amacıyla Suriye’ye, yani egemen devletlere yapılacak bir askeri müdahalenin nükleer savaş dahil her türlü savaşa yol açabileceğini ifade etmiş ve ABD ile Batıyı uyarmıştır.[5] 23 Mayıs’taki görüşmeler öncesi 5+1 ülkelerinden olan Almanya’nın Dışişleri Bakanı ile İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi bir telefon görüşmesi gerçekleştirmişler ve görüşmede Salihi, dünya güçleri ve İran’ın görüşmelere olumlu ve yapıcı şekilde gelmeleri gerektiğini ifade etmiş ve iki yetkili ayrıca görüşmelerin mevcut durumu bir adım ileriye götüreceklerini umduklarını ifade etmişlerdir.[6] Görüşmelerle alakalı olarak görüş bildiren İran Eski Dışişleri Bakanı ve Dini liderin danışmanı Ali Ekber Velayeti İran’ın nükleer programı ile alakalı herhangi bir taviz vermeyeceğini ve görüşmelerin uluslararası yasalara ve yönetmeliklere uygun yapılması ve İran’ın hakkının gasp edilmemesi durumunda 23 Mayıs Bağdat’ta yapılacak görüşmelerin olumlu olabileceğini ifade etmiştir.[7] Yine Bağdat’taki görüşmeler öncesi İran’ın Fransa Büyük Elçisi Ali Ahanı, Fransa’nın görüşmelerde diğer devletlerden farklı bir tutum sergileyebileceğini ifade etmiş ve Fransa’nın İran’a yönelik yapıcı ve olumlu tavırları iki ülke arsındaki ilişkileri geliştirebileceğini ifade etmiştir.[8] Görüşmeler öncesi görüş bildiren bir diğer isim ise İran Meclis Başkan Yardımcı Muhammed Rıza Bohanar’dır. Bohanar görüşmeler öncesi altı büyük devletin İran’a karşı yaptırımları kaldırması gerektiğini ifade etmiş ve bu durumun görüşmelerin daha sağlıklı yürütülebilmesi olumlu katkı sağlayacağını söylemiştir. Ayrıca İran’ın hakkı olan nükleer enerji programında taviz vermeyeceklerini ve Nükleer Silahların Yayılması Önleme Antlaşması kapsamında tüm yükümlülükleri yerine getireceklerini ifade etmiştir.[9] Bağdat’taki görüşmeler öncesi yaşanan bir diğer önemli gelişme ise Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Genel Sekreteri Yukiya Amano’nun İran ziyaretidir. Amano ziyareti sırasında İran’ın Nükleer Baş Müzakerecisi ve İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Said Celili ile görüşmelerde bulunmuştur. Amano, diyalog yoluyla İran’ın nükleer programı konusundaki anlaşmazlığın çözülmesinde kararlı olduğunu ifade etmiş ve görüşmelerin olumlu ve yapıcı bir hava içinde geçtiğini ifade etmiştir. Ayrıca görüşmelerde nükleer silahsızlanma, nükleer enerjinin barışçıl kullanımı, İran ve Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu arasındaki işbirliği gibi konuların konuşulduğunu belirtmiştir. Bu görüşmelerin sonraki görüşmelere katkı sağlayacağını da ifade etmiştir. Ayrıca Amano, İran’ın nükleer programı ile alakalı olarak anlaşmaya varılabilceğini de ifade etmiştir.[10] Bağdat görüşmeleri öncesi BM daimi üyelerinden olan Çin’in Dışişleri Bakan Yardımcısı Ma Zhaoxu problemlerin çözülmesinin tek doğru yolunun diyalog olduğunu ifade etmiş ve İran’ın nükleer sorununun bir gecede çözülebileceğini fakat bütün tarafların düzgün ve samimi çabalarına ihtiyaç vardır demiştir.[11] İstanbul’daki görüşmelerde Bağdat’ta 23 Mayıs’ta tekrar görüşmek için karara varılmış ve görüşmeler 23 Mayıs’ta gerçekleştirilmiştir. Görüşmelere İran adına Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri ve Baş Müzakereci Said Celili, yardımcısı Ali Baqeri ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Abbas Araqchi katılmıştır. Altı büyük güçler adına ise AB Dış Politika sorumlusu Catherine Ashton ve bazı dışişleri bakan veya yardımcıları katılmıştır.[12] Görüşmeler sonunda bir sonraki görüşmelerin 18-19 Haziranda Moskova’da yapılacağına karar verilmiştir. Perşembe günü yapılan ortak basın açıklamasında Ashton, görüşmelerin olumlu ve yoğun geçtiğini fakat halen bazı fikir ayrılıklarının bulunduğunu ifade etti. Ayrıca Ashton İran’a uranyum zenginleştirme çabalarını durmasını gerektiğini ifade ettik fakat İran Uranyum zenginleştirme konusunda ısrarcı davranmaktadır dedi. İran Baş Müzakerecisi Said Celili ise nükleer enerji ve uranyum zenginleştirme çabalarının İran’ın hakkı olduğunu ifade etmiş ve görüşmelerde olumlu bir havanın olduğunu ayrıca tarafların açık şekilde düşüncelerini ifade ettiklerini söylemiştir. Ayrıca İran görüşmelerde nükleer konularla ve farklı konularla alakalı olarak 5 maddelik önerilerde bulunmuştur. Celili basın toplantısında ayrıca İran’ın %20 uranyum zenginleştirme konusunda görüşmeye açık olduklarını ifade etmiş ve uranyum zenginleştirme programının Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması çerçevesinde İran’ın hakkıdır diye de eklemiştir.[13] Görüşmeler sonrası görüş bildiren Clinton, İran’a karşı yaptırımların devam edeceğini söylemiştir. Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius İran’ın nükleer programı ile alakalı olarak somut adımlar atması gerektiğini ifade etmiş ve aksi takdirde farklı yaptırımlarla karşı karşıya kalabileceğini söylemiştir. İngiliz Dışişleri Bakanı William Hague de, İran’ın somut adımlar atması gerektiğini ifade etmiştir ve yaptırımların katlanarak devam edeceğini söylemiştir.[14] ABD, İran’ın nükleer enerji politikasından dolayı geçen bir dizi yaptırımları uygulamaya koymuştu. Öncelikle İran Merkez Bankası ile iş yapan şirketlere bazı yaptırımlar uygulamaya başlamıştı. Sonrasında AB İran’a karşı petrol ambargosu uygulaya başlamış ve bu şekilde İran’ın petrol gelirleri azaltılmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda İran, İngiltere ve Fransa’ya petrol satışını durdurmuş, Yunanistan ile İspanya da petrol alımını durdurduğunu ifade etmiş fakat kararlarının kesin olmadığını ifade etmiştir.[15] İran ise yaptırımların etkisini azaltmak için bazı adımlar atmaya başlamış bu kapsamda Japonya’nın Cosmo Oil Co Şirketi ile İran arasında yıllık petrol alımı anlaşması yenilenmiştir.[16] Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov İran’a yönelik uygulanan petrol ambargosu ile alakalı olarak AB’ne uyarılarda bulunmuş ve AB üyesi ülkelerin İran’dan petrol aldığını ve enerji alanında İran’a muhtaç olduklarını ve bu ambargonun AB’ne zarar vereceğini ifade etmiştir.[17] ABD Başkanı Barack Obama, İran ve Suriye’ye insan hakları ihlalleri işlemek için teknoloji yardımı yapan bazı kuruluş ve kişilere yeni yaptırımlar olacağını açıkladı. Obama ''Bu teknolojilerin halklara baskı uygulanması için değil onların güçlendirilmesi için kullanılması gerektiğini'' ifade etmiş, ''Ulusal egemenlik, halkınızı katletmek için asla yetki sağlamaz'' demiştir. ABD'nin bu yaptırımları İran istihbarat bakanlığı, bu ülkedeki güvenlik birimleri, İran Devrim Muhafızları ile İran'daki Datak Telekom adlı internet servisi sağlayıcı şirketini kapsamaktadır.[18] ABD İran’a karşı yaptırımları etkin kılmak amacıyla bir dizi ziyaretlerde bulunmuştur. ABD Dışişleri Bakanı Hilliary Clinton Hindistan’ı ziyaret etmiş ve ziyarette Hindistan’ın petrol ithal etmek için farklı kaynaklara yönelebileceğini ifade etmiştir. Hindistan eğer alınan yaptırım kararlarına uymaz ise kendiside yaptırımlara maruz kalacağını ifade etmiştir.[19] İran bu yaptırım kararlarına karşı aktif bir politika izlemeye çalışmış ve bu kasmamda uluslar arası basında çıkan bir habere göre Çin ile İran arasında bundan sonraki petrol alışverişlerinde dolar yerine yuan para birimi kullanılacaktır. İran bu sayede Çin ile petrol ticaretini sürdürebilecektir. Çin, İran petrolünün en büyük ithalatçısı konumundadır. Yıllık 20-30 milyar dolar arası ticaret yapmaktadırlar. ABD’nin baskısı sonucu Çin bu yılın ilk üç ayında İran ile olan ticaretini yarıya kadar indirmiştir.[20] Yaptırımlarla alakalı olarak 21 Mayıs pazartesi günü ABD Senatosu yeni bir yasayı onayladı. İran’ı nükleer faaliyetlerinden vazgeçirmek amacıyla onaylanan yasa İran Devrim Muhafızlarını hedef almakta ve bu kurumun İran’ın petrol ihracındaki rolünü ele alacaktır. Yasa ayrıca ABD’de bulunan şirketlere İran ile ilişkide oldukları firmaları yetkililere bildirme zorunluluğu getirmiştir. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov İran’a karşı alınan bu yaptırım kararlarının problemin diyalog yoluyla çözülme yolunu kapatabileceğini ve görüşmeleri baltalayacağını ifade etmiştir. Lavrov kabul edilen yasanın nükleer silahları önleme amacı taşımadığı sadece İran’ı ekonomik darboğaza sokmak amacı ile yapıldığını ifade etmiş ve bu yeni yaptırımların müzakerelere zarar verebileceğini ifade etmiştir.[21] ABD’nin yaptırım çabalarına karşın Mahmud Ahmedinejad haziran ayın Şangay İşbirliği Örgütü’nün toplantısına katılmak için Pekin’e gitmeyi planladığı uluslararası basında yer aldı. Ahmedinejad bu sayede BM’de veto hakkı bulunan Çin ile nükleer konuları görüşmeyi planladığı düşünülmektedir. Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Cheng Guoping ziyaretle alakalı olarak görüşmelerde İran’ın nükleer programının görüşüleceğini ifade etmiş ve ABD’nin kabul ettiği tek taraflı yaptırımlara karşı muhalif olduklarını söylemiştir. Ayrıca İran’ın nükleer programına karşı BM’in kararının izlenmesi gerektiğini belirterek bu problemin diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğini ifade etmiştir.[22]

İran’ın nükleer programına ve İran ile yürütülen müzakerelere yönelik İsrail’in tutumları yapıcı bir boyut izlememektedir. İsrail müzakerelerin İran’ın nükleer hedeflerinde ve politikasında herhangi bir değişiklik meydana getirmeyeceğini ve müzakerelerin zaman kaybı olduğunu ve İran’ın nükleer hedeflerine ulaşmak için zaman kazanmak amacıyla müzakereleri yürüttüğünü söyleyerek tutumlarını ortaya koymuşlardır. İsrail hükümeti görüşmelerden herhangi bir sonuç çıkmaz ise İran’ın nükleer tesislerini vurabileceğini de ifade etmişlerdir.[23] Bu konuda İsrail hükümetine karşı içerden muhalif sesler yükselmektedir. İsrail eski İç İstihbarat Teşkilatı Başkanı Yuval Diskin, İran ve İsrail arsındaki ilişkiler üzerine İsrail basınına bazı açıklamalarda bulunmuştur. Yuval Diskin; İran’a yönelik bir askeri operasyona yönelik İsrail hükümetinin kamuoyunu yanlış yönlendirdiğini ifade etmiş, hükümetin İran konusunda yanıltıcı olduğunu ve Mesih duyguları ile hareket ettiklerini ifade etmiştir. İran’a yapılacak bir saldırının onların nükleer silah elde etmesini hızlandıracağını ifade ederek, Netenyahu’nun İran’a yönelik tehditleri İsrail ordusunda ve istihbaratında huzursuzluğa yol açtığını belirtmiştir.[24] Buna ek olarak İsrail Genelkurmay başkanı İsrail’de bir gazeteye verdiği demeçte İran’ın nükleer silah üretebileceğini düşünmediğini ifade etmiştir. Açıklamada, İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in henüz nükleer bomba inşa etme konusunda kara vermediğini ve diplomatik baskıların ve ekonomik yaptırımların yoğunlaştığı bu dönemde İran’ın nükleer silah üretemeyeceğini ifade etmiş, İran’ın yönetenlerin rasyonel insanlara olduğunu ve yaptırımların İran ekonomisine zararlar vereceği için nükleer silah üretemeyeceğini ifade belirtmiştir.[25]

İran’ın nükleer programına yönelik İran’dan yapılan açıklamalar İran’ın nükleer programında vazgeçmeyeceği yönündedir. Dini lider Ayetullah Ali Hamaney batının nükleer silah iddialarına karşı geçtiğimiz haftalarda Cuma namazı sonrası yaptığı açıklamada nükleer silahın İslam anlayışına aykırı olduğunu fakat barışçıl nükleer enerji elde edilebileceğini ifade etmiştir.[26] Geçtiğimiz Cuma günü dini liderin açıklamalarını destekler nitelikte açıklamada bulunan Ayetullah Ahmed Hatemi batının İran’a karşı asılsız suçlamalarından bahsederek dini liderin açıklamalarına atıfta bulunarak nükleer silahın haram olduğu yönünde açıklamalarda bulunmuş fakat %20 zenginleştirilmiş uranyum hakkından vazgeçmeyeceklerini de ifade etmiştir.[27]

İran’ın nükleer programı ile alakalı olarak Abdullah Gül, Türkiye'nin Ekonomik ve Dış Politika Öncelikleri konulu konferansta bazı açıklamalarda bulunmuştur. Gül, İran’ın nükleer programı ile alakalı sorunların çözülmesinde kullanılabilecek tek yolun diyalog olduğunu ifade etmiş, İran’a yapılacak askeri müdahalenin sorunu çözmeyeceği ve yeni çatışma alanları oluşturabileceğini belirtmiştir. Ayrıca İran’ın bu konuda şeffaf davranması gerektiğini belirterek İran’ın barışçıl amaçlı nükleer enerji elde etme hakkının olduğunu söylemiştir. Buna ek olarak nükleer silahları edinmenin, gelişmekte olan bölgesel silahlanma yarışını tetikleyebileceğini ve bu durumun uluslararası barışı ve güvenliği tehdit edebileceğini ifade etmiştir.[28]

İran’ın nükleer programı ile alakalı son olarak, yayımlanan bir açıklamada İran Atom Enerjisi Kurumu yurt içinde üretilen nükleer yakıt plakaları Tahran araştırma reaktörünün operatöre teslim edildiğini açıklanmıştır.[29]

Uluslararası medyada İran ile alakalı olarak yer edinen bir diğer haber ise İran’ın tartışmalı adalar üzerindeki politikasıdır. İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad’ın 11 Nisan tarihinde İran ve Birleşik Arap Emirlikleri(BAE) arasında egemenlik iddiasının bulunduğu adalardan biri olan Ebu Musa adasını ziyaret etmesi iki ülke arasında gerginliğe sebep olmuş, İranlı komutan Ahmed Reza Pourdastan herhangi bir ülkenin adanın topraklarını ihlal etmesine izin vermeyeceklerini bildirerek, adanın geçmişten beri İran’a ait olduğunu ifade etmiştir.[30] Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerinin dış işleri başkanları toplanarak Ahmedinejat’ın Ebu Musa gezisini kınamış ve işgalin sonlandırılması için Abu Dabi ile müzakerelere başlanılması gerektiğini ifade etmişlerdir. İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ramin Mehmanparast, İran’ın üç ada üzerindeki egemenlik hakkının pazarlığa söz konusu olamayacağını belirtmiş ve tarihsel verilerle Ebu Musa, Büyük Tunb ve Küçük Tumb adalarının İran’a ait olduğunu kanıtlama yoluna gitmiştir.[31] Birleşik Arap Emirlikleri(BAE), İran Cumhurbaşkanı’nın Ebu Musa’yı ziyaret etmesinden sonra 12 Nisan tarihinde büyükelçilerini geri çağırmış ve ziyareti “şiddetle kınadıklarını” ifade etmişlerdir. ABD ise bir açıklama yaparak, Ahmedinejad’ın ziyaretinin durumunun karışık olduğunu ifade ederek, anlaşmazlığın barışçıl yollarla çözülmesi gerektiğini ifade etmiştir.[32]

İran ile alakalı bir diğer haber de ise geçen yıl Ararlık ayında ele geçirilen RQ-170 tipi insansız ABD casus uçağının bir kopyasının yapılmaya başlandığı bildirilmiştir. İran Devrim Muhafızları Hava-Uzay Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Emir Ali Hacızade, yakalanan uçağın İran için ulusal bir varlık olduğunu ve tüm teknik detayların İran’lı mühendisler tarafından çözüldüğünü söylemiştir. Rusya ve Çin uçakla alakalı bilgileri sağlamak amacıyla Tahran’dan bilgi istemiştir.[33]

Yine İran’ı ilgilendiren bir diğer haberde ise İsrail’in Suriye politikası vardır. İsrail’in Savunma Bakanı, Suriye devlet başkanının meşruiyetini kaybettiğini söylemiş ve iktidarının düşeceğini ifade etmiştir. Ehud Barak, Esad’ın gitmesi bölgede önemli müttefiki olan İran’ın etkisini zayıflatacağını düşünmektedir.[34]

İran ile alakalı olarak bir diğer önemli haber ise İran’daki Parlamento seçimleridir. İran’da yapılan parlamento seçimlerinin ikinci turunda Ahmedinejad ilk turda olduğu gibi güç kaybetmiştir. Mart ayında yapılan seçimlerin ilk turunda Ahmedinejad’ın muhalifleri olan muhafazakarlar kazanmıştır. İran parlamentosunun herhangi bir yürütme gücü olmamasına rağmen gelecek yıl yapılacak olan başkanlık seçimlerinden dolayı önem arz etmektedir. Dini lider Ayetullah Hamaney gözden düşen Ahmedinejad’ın etkisini azaltmaktadır. Seçim sonuçları İran’ın batı ile nükleer enerji konularında kamuoyunun Ayetullah Hameney’i desteklediğini göstermiştir. İkinci tur seçimlerinde muhafazakarlar 65 sandalyenin 41 ni alırken, Ahmedinejad yanlıları 13, bağımsızlar ise 11 sandalyede kalmışlardır. Bu sonuçlar Ahmedinejad’ın giderek güç kaybettiğini ve gelecek yıl yapılacak olan seçimlerde işinin zor olduğunu göstermektedir. Ahmedinecad’ın, bu yıl başlarında İran istihbaratının başına getirilecek isimle ilgili olarak dini lider Ayetullah Ali Hamaney’in tercihine muhalif açıklamalar yapması iki ismin arası açmış ve bu başarısız meydan okuma Ahmedinejad’ın gözden düşmesine sebep olmuştur.[35]

Bir diğer önemli konu ise ABD ve Afganistan arasında imzalanan stratejik ortaklık antlaşmasıdır. Mehmanparast bu antlaşmanın İran için endişe kaynağı olduğunu ifade etmiş ve İran’da barış ve güvenliğin sağlanması bütün yabancı güçlerin çekilmesi ve üstlerini kapatması ve sonrasın Afganlar arasında diyalogu sağlayacak olan Yüksek Barış Konseyi aracılığıyla mümkündür demiştir.[36]

İran ile alakalı olarak çıkan bir diğer haberde uyuşturucu ile mücadele ile alakalıdır. Türkmenistan ile İran arasında geçtiğimiz Cuma güne Aşkabat da yapılan toplantı sonrası uyuşturucuya karşı mücadele ve işbirliği antlaşması imzalanmıştır.[37]

Bir diğer haberde ise din adamı Ayetullah Ahmed Hatemi Azeri yetkililere hitap ederek eğer Azeri yetkililer dine karşı durmaya devam ederse sonları eski Tunus Cumhurbaşkanı Zine El Abidine Ben Ali’ye benzeyecek ifadelerinde bulunmuştur.[38]

Başka bir haberde ise Mahmud Ahmedinejad yaz sonunda Tahran’da yapılması planlanan Bağlantısızlar Hareketi hükümet ve devlet başkanları zirvesine Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ı davet etmesiyle alakalıdır. Ahmedinejad’ın davet mektubu geçtiğimiz Perşembe günü Esad’a teslim edilmiştir.[39]

Diğer bir haber ise geçtiğimiz Salı günü Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ile Ahmedinejad görüşmesidir. Tahran’daki görüşmede Yılmaz, hiçbir şeyin İran İslam Cumhuriyeti ile Türkiye arasındaki ilişkileri bozamayacağını ifade etmiştir. Ahmedinejad iki ülke arasındaki ilişkilerin önemine vurgu yaparak, ilişkilerin geliştirilmesi için yetkililerin çaba sarf etmesi gerektiğini söylemiştir.[40]

İran ile alakalı bir diğer haberde ise İslam Devriminin Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamaney açıklamaları bulunmaktadır. Hamaney, hegemon güçlerin düşüşte olduğunu ifade etmiş ve İran’ı parlak bir geleceğin beklediğini belirterek İran’ın gelişmeye devam ettiğini söylemiştir.[41]

Ahmedinejad Sudan Cumhurbaşkanı Danışmanı Mustafa Osman İsmail ile Tahran’da yaptığı toplantı sırasında bazı açıklamalarda bulunmuştur. Ahmedinejad bağımsız devletlerin hegamonik devletler karşısında birleşmesi gerektiğini ifade etmiştir. [42]

Özet olarak bir değerlendirme yaparsak eğer, İran ile alakalı olarak son aylarda uluslar arası basını meşgul eden en önemli meselelerin başında İran’ın Nükleer Programı ve Nükleer Müzakereler, İran’daki Parlamento Seçimleri ve Ahmedinejad ve İran’ın siyasi geleceği, Birleşik Arap Emirlikleri ile İran arasındaki adalar üzerine tartışmalar, ADB’nin İran’a yönelik yaptırımları gibi konular gelmektedir.
           


[1] www.bbc.co.uk/news/word-middle-est-17702151, (Erişim Tarihi: 12.04.2012)

[2] http://www.guardian.co.uk/world/iran-blog/2012/apr/18/israel-sanctions-iran-brought-forward (Erişim Tarihi: 18.04.2012)

[5] tehrantimes.com/politics/97979-medvedev-warns-against-a-nuclear-war-in-mideast- (Erişim Tarihi: 18.05.2012 )
[15] www.foxnews.com/world/2012/04/19/iran-oil-minister-warns-new-sale-cuts-to-europe/ (Erişim Tarihi: 19.04.2012)
[16] /www.msnbc.msn.com/id/47113462/ns/world_news/ (Erişim Tarihi: 20.04.2012)
[17] www.tehrantimes.com/politics/97345-russia-warns-eu-iran-oil-embargo-will-be-costly(Erişim Tarihi: 29.04.2012)
[18] www.bbc.co.uk/news/world-us-canada-17817520(Erişim Tarihi: 23.04.2012)
[19] www.aljazeera.com/news/middleeast/2012/05/20125653445224299.html(Erişim Tarihi: 06.05.2012)
[20] www.bbc.co.uk/news/business-17988142( Erişim Tarihi: 08.05.2012 )
[24] www.bbc.co.uk/news/world-middle-east-17879744 (Erişim Tarihi: 28.04.2012)
[25] www.bbc.co.uk/news/world-middle-east-17837768 (Erişim Tarihi: 25.04.2012)
[26]www.nytimes.com/2012/04/13/world/middleeast/us-hopes-iran-nuclear-talks-will-reduce-tensions.html?ref=middleeast# (Erişim Tarihi: 11.04.2012)
[30] /english.peopledaily.com.cn/102774/7793490.html( Erişim Tarihi: 20.04.2012)
[31] www.foxnews.com/world/2012/04/19/iran-army-ready-for-action-on-disputed-gulf-island/(Erişim Tarihi:19.04.2012)
[32] english.peopledaily.com.cn/102774/7793490.html(Erişim Tarihi: 20.04.2012)
[33] www.msnbc.msn.com/id/3032507/ns/world_news/ ( Erişim Tarihi: 22.04.2012 )
[34]www.foxnews.com/world/2012/04/19/israeli-defense-minister-assad-ouster-positive/ (Erişim Tarihi: 19.04.2012)
[35] www.bbc.co.uk/news/world-middle-east-17969170(Erişim Tarihi:05.05.2012)
[36] www.tehrantimes.com/politics/97568-us-afghan-partnership-deal-a-source-of-concern-for-iran-mehmanparast (Erişim Tarihi: 05.05.2012)
[37] www.tehrantimes.com/politics/97807-iran-turkmenistan-sign-agreement-on-drug-war(Erişim Tarihi: 12.05.2012)
[42] www.tehrantimes.com/politics/98131-independent-nations-should-unite-against-hegemons-ahmadinejad- (Erişim Tarihi:22.05.2012)



İRAN GÜNDEMİ SON ÜÇ AYIN ÖZETİ
Begüm COŞKUN
08.06.2012



İran önümüzdeki dört yıl için ülkeyi yönetecek hükümeti seçmek üzere 2 Mart 2012 günü sandığa gitti. 9. parlamento seçimlerine katılım beklenenden fazla oldu ve yerel saate göre 22.00’ye kadar oy kullanma süresi uzatıldı. Tahran Genel Valisi Murtaza Tamaddon, katılımın rekor derecede olduğunu, 2008 seçimlerine göre %9 oranında arttığını belirterek Tahran ve çevre illerde oy pusulalarının bittiğini açıkladı. Uzmanlar Meclisi Başkanı Ayetullah Muhammed Rıza Mahdavi Kani Tahran'da Uzmanlar Meclisi toplantısında yaptığı konuşmada açıklamalar yaptı. 2 Mart parlamento seçimlerinde katılımın yüksek olmasının, insanların yaşam koşullarından memnun olduğu anlamına gelmediğini, uzmanlar olarak, işbirliği içinde insanların sorunlarla başa çıkmaları için yönetim ve Meclis çağırdıklarını, ayrıca insanların günlük yaşamın sorunları ile karşı karşıya olmalarına rağmen yine de İslam Devrimine sadık olduklarını sözlerine ekledi[1].

Seçimlerin ilk turunda 290 sandalyeli parlamentoda 3444 adaydan en çok oy olan 225 kişi belirlenerek milletvekili oldu. Kalan 65 sandalyenin sahipleri de ikinci turda en çok oy olan 130 aday içinden belirlenecekti. İlk turdan sonuçlara göre dini lider Ayetullah Ali Hamaney’e yakın muhafazakâr parti zaferle çıktı. Parlamentodaki sandalye sayısının yaklaşık üçte ikisini kazanan muhafazakâr parti Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’a karşı büyük başarı elde etti. Ahmedinejad'ın kızkardeşi Pervin Ahmedinejad ise aday gösterildiği memleketi Garmsar'da seçilemedi[2].

İran’da seçimlerin ikinci turu 4 Mayıs 2012 tarihinde yapıldı. İkinci turda da sandalyelerin çoğunu Dini Lider Ali Hamaney’e yakın muhafazakâr partili adaylar kazandı. 65 sandalyeden 41’ini muhafazakâr parti, 13’ünü Ahmedinejad yanlıları ve 11’ini de bağımsızlar kazandı.Ahmadinejadın Cumhurbaşkanlığı görev süresi gelecek yıl dolacak ve anayasa gereği bir dahaki seçimlere katılamayacak. Cumhurbaşkanı seçimi parlamentodaki isimler arasından yapılacağı için önümüzdeki dönem cumhurbaşkanının Ali Hamaney’e mi yoksa Ahmedinejad’a mı yakın bir isim olacağı parlamento seçimiyle aşağı yukarı netlik kazanmış olacaktır. Seçimlere katılımın fazla olmasında bu, etkili bir neden olabilir. Muhafazakâr partililer Ahmedinejadı dini lider Hamaney’in yetkilerini elinden almakla suçluyordu. Ahmedinejad gıda ve akaryakıta uygulanan sübvansiyonların kaldırılmasını savunurken muhafazakâr partililer bunun ülkede enflasyona neden olacağını savunarak karşı çıkmaktadır. Bu nedenle mayıs ayı sonunda çalışmalarına başlayacak olan parlamento ile Ahmedinejad arasında muhtemel fikir ayrılıklarının yaşanması bekleniyor.

Mart ayından itibaren ele aldığımız İran’da seçimlerin dışında önemli olan gündem konularından bir diğeri de Nükleer Enerji ve Silah meselesiydi. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun geçtiğimiz yılda raporunun açıklanması ardından İsrail ve İran gerilim ortaya çıktı. Rapordaki en ilgi çekici nokta, ilk kez İran’ın nükleer askeri kapasitesini geliştirmek için denetlenen resmi çalışmalar dışında da gizli denemeler yaptığına dair açıklamaların yer almasıydı. İran’ın nükleer programını tehdit olarak gören İsrail, raporun açıklanmasını ardından tehditlerini somutlaştırdı. İngiliz gazetesi Daily Telegraph’a konuşan İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak sadece tesisleri vurmanın önemli bir sivil kayba neden olmayacağını iddia etti. Barak “Zararı tamamen engellemek imkansız. Ancak 50 bin, 5 bin kişinin öleceği bir senaryo yok. Herkes evinde kalırsa, ölü sayısı 500 bile olmayabilir” şeklinde açıklamalarda bulundu. Ahmedinejad ise dünya kamuoyu hazır olmadan harekete geçilmeyeceğini söyleyerek, İsrail’in nükleer tesisleri vurmak için harekete geçme olasılığı karşısında “Bu ulus yolundan bir toplu iğne başı kadar geri adım atmayacaktır” diyerek meydan okudu. İran ordusunun en üst düzey görevlilerinden General Mesud Cazayeri da “İsrail bize saldırırsa yok olmakla karşı karşıya kalır. İsrail’in Dimano nükleer üssü en kolay ulaşılabilir üs.. Ama yanıtımız Ortadoğu’yla sınırlı kalmaz” tehdidini savurdu[3].

ABD’de Obama yönetiminden üst düzey bir yetkili “Yaptırımları düşünürken diğer seçenekleri tamamen silmiş değiliz. Eylem şekli olarak bir sürü seçenek var” deyip askeri operasyonlara öncülük tanımadı. Bir diğer BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi olan Fransa’nın Dışişleri Bakanı Alain Juppe ‘İran’ın uluslararası toplumla işbirliğine gitmediği takdirde eşi benzeri görülmemiş yaptırımların uygulanması’ için çağrıda bulundu. Fakat konseyde veto hakkı bulunan Çin ve Rusya bu konuda ikna edilemedi. Rus Dışişleri Bakanlığı raporun ‘müzakerelere geri dönülmesi şansını yok ettiği’ eleştirisini getirmiş, Yaptırıma sıcak bakmayan Çin’den ise barışçıl amaçlarla nükleer teknolojiye erişmenin Tahran'ın hakkı olduğuna yönelik bir açıklama geldi[4]. Çin'in yıllık meclis toplantısının bir parçası olarak düzenlenen bir basın toplantısında konuşan Çin Dışişleri Bakanı Yang Jiechi, İran'a yapılacak olan tek taraflı yaptırımlara karşı olduğunu yineledi. Amerikan web sitesine göre Yang: İran nükleer sorunu, biz ve İran da dahil olmak üzere Orta Doğu’da herhangi bir ülke tarafından nükleer silah geliştirme ve bulundurmaya karşıyız. Aynı zamanda, tüm ülkelerin, kendi sorumluluklarını ve yükümlülüklerini yerine getirirken, nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanım hakkına sahip olduğuna inanıyoruz, diye konuştu. Ayrıca Yang nükleer krizin diplomatik yollardan çözülmesi çağrısında bulundu.

Mayıs ayının başında İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Muhammed Mehdi Akhoundzadeh , güçlü kimyasal silahların tamamen yok edilmesi ile ilgili uluslararası yükümlülüklerini yerine getirdiklerini düşündükleri Amerika Birleşik Devletleri’ni eleştirdi. Akhoundzadeh OPCW Yönetim Kurulu 68. Oturumun aralarında, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) genel müdürü ile açıklamalar yaptı: OPCW Kimyasal Silahlar Sözleşmesi (KSS) uygulayıcı organdır ve ülkelerin hükümlere uymasını sağlamakla görevlidir. 29 Nisan 2012 tüm kimyasal silahların ortadan kaldırılması için son tarih olarak belirlenmiş, ancak kimyasal silah stoklarının en büyüğüne sahip ülke olan ABD’nin, bu tarihe kadar kimyasal silahların ortan kaldırılmasının mümkün olmadığını ve hedef tarih olarak 2021’i göstermesini eleştirmiştir. Ayrıca kimyasal silahların ortadan kaldırılması için verilen sürenin dolmasını bir başarısızlık olarak değerlendiren Akhoundzadeh, kimyasal silah stoklarının ortadan kaldırılması için acil önlemlerin alınması gerektiğini söyledi ve OPCW genel müdüründen, ABD ve diğer ülkeleri bu konuda zorlamak için her türlü gayretin gösterilmesini istedi.

İran’daki son iki haftalık gelişmelere bakalım şimdi de. İran’ın Birleşmiş Milletler elçisi Muhammed Khazii Birleşmiş Milletler, ulusal meclisler ve parlamenter birliği arasındaki ilişkiler üzerine geçtiğimiz salı günü(29 Nisan) toplanan genel kurula başkanlık etti. İran İslami cumhuriyetinin birleşmiş milletlerdeki basın müdürü Ali Reza Miryousefi ,“Birleşmiş Milletler, ulusal meclisler ve parlamenter birliği arasındaki ilişkiler” başlıklı karar tasarısının görüşülmesinden önce bir konuşma yaptı. Konuşmasından ayrıntılar şöyle; Son zamanlarda uluslar arası ilişkilerdeki gelişmeler göz önüne alındığında, parlamenter birliği daha büyük sorumluluklar ve görevlerle yüz yüze kalmaktadır. Parlamenter Birliği ve Birleşmiş milletler arasındaki işbirliği bu zamana kadar gözle görülür bir şekilde ilerleme gösterdi. Birleşmiş Milletler Topluluğunun aldığı önlemleri ve ulusal parlamentolara yönelik uygulamalarının değerlendirilmesine ve ulusal parlamentoların uygulanabilir alanlarda Birleşmiş Milletlerin çalışmaların da daha etkin olmasının yöntemleri ve yollarının aydınlatılmasına ihtiyaç vardır. Ayrıca birleşmiş milletler ve birleşmiş milletlere bağlı örgütler arasında yeni işbirliği alanlarını tanımlamaya ve keşfetmeye ihtiyaç vardır. Parlamenter birlik başkanlığı ve birleşmiş milletler genel sekreterliği arasında istişarenin daha sık olmasının tavsiye ediyoruz. Parlamenter birliği birleşmiş milletlerdeki rolünü sadece gözlemci olarak yapmamalıdır, dahası Parlamenter birlik birleşmiş milletlerin alakalı etkinliklerinde doğrudan katılım sağlamalıdır. İran İslami cumhuriyeti parlamentodaki yerini geliştirmek için büyük çabalar göstermektedir. Bu amaç doğrultusunda, İran Taslak Önergesini herkesten önce gönülden destekliyor ve eminiz ki; bu İran’ın bu yaklaşımı çeşitli ilişkileri düzenlemek ve işbirliğini artırmak üzerine büyük umutlar vaat ediyor[5].

Rus haber ajansı Interfax’a ABD’nin İran’ın nükleer programı karşısında duyulan endişeden dolayı uyguladığı tek yönlü yaptırımları göz önüne alarak konuşan Alexander Lukashevich “Rusya’nın bu yaptırımların uluslar arası yönüne katılmadığımı söylemeliyim” dedi. Ayrıca “ bu yaptırımların uluslar arası hukuka aykırı olduğuna inanıyoruz” dedi. ABD senatosu 21 Mayısta, İran’ın ham petrol satışını engellemek üzerine yapılan, İran ulusal petrol şirketleri ve İran tankerleriyle ticaret yapan şirketlere ek bir vergi ödemeleri üzerine yapılan yasa tasarısını oy birliğiyle kabul etti. Rusya Dışişleri bakanlığı sözcüsü Press TV ye verdiği röportajda “ABD küresel ekonomik düzlemdeki gücünü ve dolar kurunun küresel ekonomideki etkisini kötüye kullanıyor. Böylece İran’ın ekonomik ve finansal yapısını tokatlıyor ve diğer ülkeleri kendi yanında olması konusunda zorluyor.”dedi. Ayrıca Lukashevich İran’ın nükleer programı üzerindeki baskılar konusunda yapılan “aşırı baskıya” karşı olduklarını sürekli vurguladı. Lukashevich “Her zaman ve her yerde İran üzerine uygulanan aşırı baskıya karşı olduğumuzu deklare ettik ve böyle bir baskının İran’ın nükleer enerji politikasını bir çıkmaza sokacağını söyledik” dedi. ABD ve AB 2012’nin başından beri İran’ın nükleer programının askeri uygulamaları da içerdiğini öne sürerek İran üzerinde katı yaptırımlar ve ambargolar uyguluyor. İslam cumhuriyeti, nükleer silah yaptıklarına dair iddialara şiddetle karşı çıkıyor ve nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanılabileceğini sürekli vurguluyor[6].

Baküdeki iran elçiliği azerbaycanın İranlı bir devlet görevlisine azarbaycan’a giriş yasağı konulması konusunda üzüntülerini paylaştı. İran, Azerbaycan’ın bir devlet memurunu ülkeye almama kararını esefle kınadı. Reuters’ın bildirdiğine göre Baküdeki iran büyükelçisi Salı günü yaptığı bir konuşmada “büyük bir üzüntüyle paylaşıyoruz ki; İran en yüce kültür bölüm başkanının Azerbaycan a girişi yasaklanmıştır.” dedi. Ayrıca elçi “Bu olay diplomatik olmayan bir yolla yapıldı” diye ekledi. Elçilik görevlinin Bakü Uluslar arası havalimanından geri çevrildiğini ekledi[7].



[1] Majority of parliamentary seats decided, 05.03.2012, http://www.tehrantimes.com/politics/96069-majority-of-parliamentary-seats-decided
[2] İran'daki milletvekili seçimleri,05.03.2012, http://www.beyazgazete.com/video/anahaber/trt-1-66/2012/3/5/iran-daki-milletvekili-secimleri-251823.html
[3] Kılıçlar çekildi, 10 Kasım 2011, http://dunya.milliyet.com.tr/kiliclar-cekildi/dunya/dunyadetay/10.11.2011/1460980/default.htm
[4] İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak “İran’ın tesislerini 500 sivil kayıpla yok ederiz” dedi. İran'dan sert cevap geldi,10 Kasım 2011, http://www.internethaber.com/israil-vurmaya-hazir,-iran-ayakta-382939h.htm#ixzz1wZo6ioKh
[5] Iran chairs General Assembly meeting on interaction between UN, parliaments , 30 Mayıs 2012, http://www.tehrantimes.com/politics/98407-iran-chairs-general-assembly-meeting-on-interaction-between-un-parliaments-
[6] Anti-Iran sanctions run contrary to international law: Russia,31 Mayıs 2012, http://www.tehrantimes.com/politics/98402-anti-iran-sanctions-run-contrary-to-international-law-russia
[7] Iran laments Azerbaijan’s decision to bar official’s entry, 31 Mayıs 2012, http://tehran-times.com/?p=1193


KAYNAKÇA
-         www.tehrantimes.com
-         www.internethaber.com
-         www.dunyamilliyet.com.tr
-         www.beyazgazete.com





İRAN GÜNDEMİ SON ÜÇ AYIN ÖZETİ
Ayça GÜVEN
08.06.2012



Türkiye-İran İlişkileri
Ortadoğu gündeminde önemli bir yere sahip olan İran aynı zamanda sahip olduğu petrol ve doğalgaz gibi önemli kaynaklarla bir hayli öne çıkmaktadır. Bulunduğu bölge dolayısıyla önemli stratejik öneme sahip olan İran’ın en önemli komşularından biri Türkiye’dir. Türkiye ve İran arasında ara sıra işbirliği olmasına karşın, çoğu zaman gerginlik ve çatışma da söz konusu olmuştur.
Türkiye ve İran ilişkilerine baktığımızda inişler ve çıkışlar olduğunu görebiliriz. Türkiye-İran ilişkilerinin dönüm noktası olarak 2002 yılı akla gelmektedir. Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde, Ahmet Davutoğlu’nun dış işleri bakanı olarak atanmasıyla birlikte iki ülke ilişkileri sıfır sorun politikası içinde yer almıştır. Türk-İran ilişkileri son zamanlarda nükleer program konusunda ön plana çıkmıştır. Türkiye İran’a yaptırım kararını desteklememiş ve oylamada karşı tarafta yer almıştır.  Türkiye çözüm için karşılıklı diyaloglar kurulması taraftarıdır. Ancak İran’ın 1970’lerde başladığı nükleer program son zamanlarda artış göstermiş ve bu da uluslar arası alanda tepki görmüştür. İran’ın uranyum zenginleştirme çabalarına girişmesi tepki görmüştür. Bu konuda özellikle ABD ve AB çeşitli yaptırımlar uygulamaktadırlar. Bu durumda bölge ülkelerde etkilenmektedir. Türkiye’de komşusu olduğu için ve aynı zamanda iki ülke arasında kültürel, siyasi, ekonomik ilişkiler söz konusu olduğu için sorunlar Türkiye’yi de etkilemektedir. Türkiye ABD ile müttefiktir ve genellikle ABD’nin yanındadır. Bu iki ülke arasında çeşitli anlaşmalarda mevcuttur. İran’a baktığımızda göze çarpan ilk nokta İran’ın yaptıklarının ABD’nin bölgesel çıkarlarına aykırı olmasıdır. Türkiye ile ilişkilerinde ise önemli olanlar şunlardır; 40 milyar metreküplük doğalgaz anlaşması mevcuttur, aynı zamanda ekonomik ilişkilerin daha da artması beklenmektedir. İran büyük bir Pazar olarak görülmektedir. Her ne kadar ekonomik ilişkiler iyi olarak görülse de konu siyasi ilişkiler olunca sorunlar gün yüzüne çıkmaktadır. Türkiye, özellikle Suriye konusunda görüş ayrılıklarına rağmen, İran ile P5+1 ülkeleri (ABD, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere ve Almanya) arasında gerçekleşen nükleer program zirvesinde arabulucu rol üstlenmiştir.
Türkiye İran ilişkilerinde öne çıkan noktalardan bir tanesi; güvenliktir. İki ülke karşılıklı olarak hem iç politika hem dış politika açısından güvenliklerini sağlamak yönünde karşılıklı olarak birbirlerine bağlıdırlar. Diğer bir nokta ise; ticaret ve ekonomi alanındadır. Ekonomik ilişlilerin gelişeceği yönünde her zaman olumlu açıklamalar söz konusu olmaktadır. Ancak yaptırım konusunda İran’ın üzerine gidilmesi Türkiye ile olan ilişkilerini de etkileyen bir durumdur. Kültürel alanda da ilişkiler artarak devam etmektedir. Türkiye’nin birkaç kentinde kültür merkezleri açılmıştır. Son olarak, uluslar arası ilişkiler alanında ise iki ülke hem ortak hem de rakip olacak konumdadır. Dünyadaki değişimler iki ülke ilişkilerini de etkilemektedir. ABD-Türkiye ilişkilerinde İran önemli bir ülke olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye İran’dan enerji ihtiyacını karşılamak, Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmak istemektedir. Ancak nükleer program konusunda ABD’nin değil İran’ın yanındadır.
İran’ın nükleer program konusunda sergilediği tutum Batılı ülkeler tarafından her zaman tartışılacak bir konu olacaktır. Toplumları ikna etmeye çalışarak İran’a yaptırım kararına destek toplamaktadırlar. Türkiye bu durumda zararlı çıkacak bir ülkedir. Ortadoğu bölgesinde yaşanan sorunlar ve Suriye konusunda iki ülke arasındaki görüş ayrılıkları ilişkileri etkileyecek olaylardır. Bu ilişkilerin bozulmasına yol açabilir. İran için gelecekte söz konusu olacak durumlar Türkiye’yi de etkileyecektir.








İRAN GÜNDEMİ
Begüm COŞKUN
14.05.2012

Ahmedinejad Gelecek İçin Putin’den Umutlu


İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın 4 Mart 2012 tarihinde yapılan başkanlık seçimlerinde, kazandığı zaferden dolayı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in tebrik etti, Rusya’dan yapılan açıklamada iki liderin telefon görüşmesi sırasında, birbirlerine gelecek için umutlu olduklarını ilettikleri belirtildi. Putin ve Ahmedinejad’ın, iki ülke arasındaki işbirliğini artırmaya yardımcı olmak için hazır oldukları ifade edildi. Liderler birçok konuda da ortak fikre sahiptir. İki ülke Arap ülkelerinin içişlerinde dış müdahaleye karşı çıkmış ve Suriye'ye askeri müdahale için bazı ülkelerden gelen çağrıları reddetmiştir. Ayrıca Rusya da çeşitli vesilelerle İran'ın barışçıl nükleer programını desteklediklerini ifade etmiştir.


Dini Lider: Kadınlar Aile Hayatına Dikkat Etmelidir

İslam Devrimi Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamaney anneler günü için yaptığı açıklamada, kadınların aile hayatına dikkat etmeleri gerektiğini söyledi. Ayetullah Hamaney Hazreti Fatıma’nın erdemliliğini örnek vererek Hz. Fatıma’nın tüm kadınlara model olarak hizmet edebileceğini belirtti.
Lider, aynı zamanda kadınların ülkedek çalışan nüfusa aktif bir katılım sağladığını söyledi.

İran Ve Türkmenistan Arasında Uyuşturucuya Karşı Anlaşması İmzalandı


11 Mayıs Cuma günü İslam Cumhuriyeti ve Türkmenistan yetkilileri yasadışı uyuşturucuya karşı kampanya bir işbirliği için anlaşma imzaladı. Anlaşmayı İran uyuşturucu kontrol merkezi adına Taha Taheri, Türkmenistan adına ise Aman Qarayev imzaladı. Anlaşmanın imzalandığı toplantıya ayrıca İran İçişleri Bakanı Mustafa Muhammed Neccar ve Türkmen Dışişleri Bakanı Raşid Meredov katıldı.

Tahran gazetelerinde 14 maddelik anlaşmanın, yasadışı uyuşturucu ticaretine karşı yapılan kampanyayı hızlandıracağı, bölgesel ve uluslararası sahnelerde Tahran-Aşkabat işbirliğini artıracağı yorumu yapılmıştır.

Üst düzey heyetin başında bulunan Muhammed Neccar, 12 Mayıs'ta,"Müslüman Dünya Mültecileri" konulu uluslararası bir bakanlar konferansına katılmak üzere Perşembe günü Aşgabat gitti. Konferans Mülteciler için Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği tarafından ortaklaşa düzenlenmiş ve mültecilerin bulunduğu yer olarak Orta Doğu bölgesi üzerinde durulmuştur.







İRAN GÜNDEMİ
Ömer METİN
14.05.2012



İran’a Karşı Yaptırımlar ve Diğer Gelişmeler

Geçtiğimiz haftalarda ABD’nin İran’ın nükleer silah etmesinden duyduğu kuşku ve İran’ın nükleer çalışmalarını kontrol altına alabilmek, Bağdat da yapılacak görüşmeler öncesi İran’a karşı uygulanan yaptırımlarla alakalı ABD’nin çabalarına şahit olduk. Buna karşılık İran’ın yaptırımlara karşı izlediği politikayı da gördük. Bu hafta yine İran için uluslar arası basına göre öncelikli gündem maddesi İran’a karşı yapılan yaptırımlar ve buna karşılık İran’ın politikaları.
Bu hafta uluslararası basında çıkan bir haber Çin ile İran arasındaki petrol alışverişi ile alakalı. Habere göre; Çin artık İran’dan ithal ettiği petrol karşılığı İran’a dolar yerine yuan ödeyecek. Normalde petrol ticaretinde dolar kullanılmaktadır fakat ABD’nin İran’a yönelik yaptırım politikaları İran’ın dolar kullanmasını zorlaştırmaktadır.  İran’ın Birleşik Arap Emirlikleri Elçisi Muhammed Rıza Fayyad İran’ın yuan cinsinden elde ettiği kazancı Çin’le ticaret yaparken kullanacağını belirtmiştir. Yine haber de verilen bilgilere göre; Çin’in İran Petrolunun en büyük ithalatçısı olduğu ve yıllık 20-30 milyar dolar arası petrol ithal ettiğini belirtmektedir. ABD başlattığı yaptırımlar kapsamında Çin’e bu konuda baskılar yapmış ve İran ile olan ilişkisini en aza indirmesi istemiştir. Çin bu kapsamda bu yılın ilk üç ayında İran ile yaptığı ticareti yarıya indirdi.[1]
Bir diğer haberin konusunu da yine İran’a yönelik yaptırımlar ve ABD’nin çabaları oluşturmaktadır. 23 Mayıs’ta Bağdat da gerçekleştirilecek zirve öncesi ABD yaptırımlara uyması için bazı ülkeleri ziyaret etmektedir. Bu kapsamda Hindistan’ı ziyaret eden Clinton “İran’da alınan Petrolun azaltılması için Hindistan’ın daha fazla çaba sarfetmesi gerektiğini ve İran’dan başka ülkelerden petrol alabileceklerini ifade etmiştir.” Hindistan ise İran ile alakalı sorunların barışçıl yollarla çözülmesi gerektiğini ifade etmiştir.[2]
Yaptırımlarla alakalı bir diğer haberde Rus büyük elçisi Levan Dzhagaryan’ın görüşleri bulunmaktadır. Haberde Büyükelçi “İran’ın nükleer programı ile alakalı olarak gerginlik yaratmak, bu amaçla ziyaretlerde bulunarak İran ile ilişkilerin kesilmesi konusunda ülkeleri ikna çabaları Tahran ve 5+1 görüşmelerine fayda etmeyecektir” demiştir.[3]
Yine yaptırımlarla alakalı olarak çıkan bir haber de ise İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Saeed Jalili, “Batılı yetkililer tarafından yapılan herhangi bir yanlış hesap Tahran ve 5+1 ülkeleri arasındaki görüşmeleri berbat eder” ifadelerini kullanmıştır. [4]
Son olarak yaptırımlarla alakalı olarak çıkan bir haberde ise Fransa’nın eski başbakanlarında biri olan Michel Rocard’ın İran da bir toplantıda İran’ın nükleer enerji elde etme hakkına dair yaptığı açıklamalar bulunmaktadır. Rocard batının normallerştirilmiş bir durum altında bu sorunun çözülebileceğini ifade etmiş ve harhangi bir provakatif eylemin zararlı olacağını ifade etmiştir. Ayrıca dini lider Hamaney’in nükleer silahla alakalı olarak yaptığı açıklamaları hatırlatmıştır.( Hamaney fetvasında nükleer silahın haram olduğunu ifade etmiştir.)[5]
İran ile alakalı olarak çıkan bir diğer haberde uyuşturucu ile mücadele ile alaklıdır. Türkmenistan ile İran arasında geçtiğimiz Cuma güne Aşkabat da yapılan toplantı sonrası uyuşturucuya karşı mücadele ve işbirliği antlaşması imzalanmıştır.[6] 



İRAN GÜNDEMİ
Ömer METİN
07.05.2012



İRAN PARLAMENTO SEÇİMLERİ VE DİĞER GELİŞMELER

İran’da yapılan parlamento seçimlerinin ikinci turunda Ahmedinejad ilk turda olduğu gibi güç kaybetti. Mart ayında yapılan seçimlerin ilk turunda Ahmedinejad’ın muhalifleri olan muhafazakarlar kazanmıştır. İran parlamentosunun herhangi bir yürütme gücü olmamasına rağmen gelecek yıl yapılacak olan başkanlık seçimlerinden dolayı önem arz etmektedir. Dini lider Ayetullah Hamaney gözden düşen Ahmedinejad’ın etkisini azaltmaktadır. Ayetullah Hamaney halka çağrıda bulunarak sandığa gitmelerini istemiştir. Mart ayında yapılan seçimlerde katılım oranı %64 civarında olmuştur. Seçim sonuçları İran’ın batı ile nükleer enerji konularında kamuoyunun Ayetullah Hameney’i desteklediğini göstermiştir. İkinci tur seçimlerinde muhafazakarlar 65 sandalyenin 41 ni alırken, Ahmedinejad yanlıları 13, bağımsızlar ise 11 sandalyede kalmışlardır. Bu sonuçlar Ahmedinejad’ın giderek güç kaybettiğini ve gelecek yıl yapılacak olan seçimlerde işinin zor olduğunu göstermektedir. Ahmedinecad’ın, bu yıl başlarında İran istihbaratının başına getirilecek isimle ilgili olarak dini lider Ayetullah Ali Hamaney’in tercihine muhalif açıklamalar yapması iki ismin arası açmış ve bu başarısız meydan okuma Ahmedinejad’ın gözden düşmesine sebep olmuştur. İran’da yeni meclis Mayıs ayı sonlarında göreve başlayacak. Gelecek yıl yapılacak seçimlere kadar cumhurbaşkanlığında kalacak olan Ahmedinecad bir yıldan fazla süre boyunca kendisine muhalif bir parlamentoyla çalışmak zorunda kalacaktır. [1]
İran ile alakalı olarak bir diğer önemli haber ise Batı’nın yaptırımları ile alakalı. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton yaptırımlarla alakalı olarak Hindistan’ı ziyaret etti. Clinton yaptığı açıklamada Hindistan'ın petrol ithal etmek için farklı kaynaklara yönelebileceğini söyledi. Hindistan'ın İran'dan aldığı petrol miktarını azaltmak için bazı adımlar attığına işaret eden Clinton, Yeni Delhi hükümetinden daha fazlasını beklediklerini ifade etti. İran Petrolunun en büyük ithalatçılarından biri olan Hindistan’ın bir an önce İran’dan petrol ithalatını azaltmasını isteyerek alınan yaptırımlara uyulmaması taktirde yaptırımlara maruz kalacağını söylemiştir. [2]
Diğer bir konu ise İran’ın nükleer programı ile alakalı. 14 Nisan da İstanbul’da yapılan müzakerelerin ardından 23 Mayısta Bağdat görüşmeleri yapılması kararlaştırılmıştır. Bu süreçte ABD uluslararası alanda yaptırımların desteklenmesi için bir dizi ziyaretlerde bulunmaktadır. Clinton, Hindistan ve Bangladeş ziyaretlerinde yaptırım konularına gündeme getirmiş ve uyarılarda bulunmuştur. Bunun yanı sıra AB Dış Politika sorumlusu Catherine Ashton İsrail’e bir ziyarette bulunarak İran’ın nükleer programını değerlendirmeyi düşünüyor. İran Dışişleri Bakanı sözcüsü Ramin Mehmanparast bu çabaların Bağdat görüşmelerinde İran’da taviz koparmak için yapıldığını fakat bunun bir işe yaramayacağını söylemiştir. [3]
Bir diğer önemli konu ise ABD ve Afganistan arasında imzalanan  stratejik ortaklık antlaşmasıdır. Mehmanparast bu antlaşmanın iran için endişe kaynağı olduğunu ifade etmiş ve İran’da barış ve güvenliğin sağlanması bütün yabancı güçlerin çekilmesi ve üstlerini kapatması ve sonrasın Afganlar arsında diyalogu sağlayacak olan Yüksek Barış Konseyi aracılığıyla mümkündür demiştir. [4]   


[2] www.aljazeera.com/news/middleeast/2012/05/20125653445224299.html Erişim Tarihi: 06.05.2012



İRAN GÜNDEMİ
Ayça GÜVEN
07.05.2012



İran’da yapılan seçimlerde Mahmud Ahmedinejad ağır bir yenilgi aldı.
Başkan’ın destekçileri parlamentonun çok az bir kısmında yer alırken, muhafazakarlar ise sayıca fazla bulunmaktadır. Ahmedinejad yanlısı adaylar ciddi bir varlık gösteremedi. Bu nedenle İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad büyük bir gerileme yaşadı. Ayetullah Ali Hamaney destekçileri parlamento seçimlerden başarıyla çıkarken, Ahmedinejad’ın destekçileri parlamentoda muhafazakarlardan sayıca az yer edindiler. Direniş cephesi Hamaney’e destek verirken, Ahmedinejad altında görev yapmış olanların Ahmedinejad’a olan destekleri devam ediyor. İlk turda Ahmedinejad ile uyumlu partiler başarılı olamadı. Başkan’ın destekçileri 8 sandalye kazanırken, muhafazakarlar 20 sandalye kazandı. 11’ini ise bağımsızlar kazandı. Diğer sonuçlar için Cumartesi günü bekleniyor. Cumhurbaşkanı rakiplerinin kalan 16 sandalyeyi kazanacağına kesin gözüyle bakılıyor. Muhafazakarlar ilk önce Ahmedinejad’ı desteklemişler, ancak üst düzey din adamlarının otoritesine meydan okuma olarak oluşan algıdan sonra kendisine rakip olmuşlardır. Ahmedinejad muhalifleri Mart ayında yapılan seçimlerde 290 üyeli mecliste salt çoğunluğu kazanmıştı. İran’da yeni meclis mayıs ayı sonunda göreve başlayacak. 2013 yılına kadar görevde kalacak Ahmedinejad ise kendisine muhalif bir parlamento ile çalışmak durumunda kalacak. [1]

Tayland büyükelçisi Salı günü İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salehi ile bir araya geldi. Toplantıda Salehi, iki ülke ilişkilerinin gelecekte artarak devam edeceğini dile getirdi. Tayland Büyükelçisi Dışişleri Bakanı Surapong Tovichakchaikulve’nin de selamlarını iletiiğini ve iki ülke ilişkilerinin gelişmesi için istekli olduğunu ifade etti.[2]

Uluslar arası Atom Enerji Ajansı İran’ın Tahran büyükelçisi ve BM nükleer izleme örgütü arasındaki görüşmelerin bir sonraki turunun olağanüstü sorunları çözmeye yardımcı olacağını umudunu dile getirdi. Tahran ve IAEA’yı 14 ve 15 Mayıs’ta Viyana’da İslam Cumhuriyeti’nin diplomatik misyon ofisinde karşılamak için kabul ettiler. Büyükelçi Ali Asghar Soltanieh verdiği demeçte “ Çok başarılı ve yapıcı bir toplantı olacağını” ifade etmekteydi. “Ayrıca sorunların çözümü için ve belirsizlikleri kaldırmak için bir yöntem çerçevesinde müzakereler olması gerektiğini” ekledi. İran’ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini, İran büyükelçisi vazgeçilmez hak olarak nitelendirerek bu faaliyetlerini durdurmayacağını ifade etti. Batı ile İran arasındaki çekişme İran’ın uranyum zenginleştirme programı üzerinde olacak. Soltanieh, 28 Nisan’da yayınlanan Mehr Haber Ajansı’na verdiği röportajda “İran’ın IAEA ile işbirliği yaptığını ifade etmiştir. İran’ın IAEA üyesi olarak kendi araştırma reaktörleri ve nükleer santralleri için nükleer yakıt üretmek için yasal hakkı vardır ve tamamen barışçıldır, diyor. Soltanieh, İran’ın nükleer faaliyetlerinin barışçıl amaçlar için kullanıldığını ve bu haklarından vazgeçmeyeceğini ve İslam için bir model olduğunu ifade ediyor.[3]


[1] http://www.guardian.co.uk/world/2012/may/05/iran-election-results-mahmoud-ahmadinejad
[2] http://tehrantimes.com/politics/97480-new-thai-ambassador-to-iran-meets-salehi-
[3] http://tehrantimes.com/politics/97405-iran-hopes-iaea-talks-will-help-resolve-outstanding-issues




İRAN GÜNDEMİ
Begüm COŞKUN
07.05.2012

İran’ın ABD’ye Nükleer Silah Tepkisi

İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Muhammed Mehdi Akhoundzadeh , güçlü kimyasal silahların tamamen yok edilmesi ile ilgili uluslararası yükümlülüklerini yerine getirdiklerini düşündükleri Amerika Birleşik Devletleri’ni eleştirdi.

Akhoundzadeh OPCW Yönetim Kurulu 68. Oturumun aralarında, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) genel müdürü ile açıklamalar yaptı: OPCW Kimyasal Silahlar Sözleşmesi (KSS) uygulayıcı organdır ve ülkelerin hükümlere uymasını sağlamakla görevlidir. 29 Nisan 2012 tüm kimyasal silahların ortadan kaldırılması için son tarih olarak belirlenmiş, ancak kimyasal silah stoklarının en büyüğüne sahip ülke olan ABD’nin, bu tarihe kadar kimyasal silahların ortan kaldırılmasının mümkün olmadığını ve hedef tarih olarak 2021’i göstermesini eleştirmiştir.

Ayrıca kimyasal silahların ortadan kaldırılması için verilen sürenin dolmasını bir başarısızlık olarak değerlendiren Akhoundzadeh, kimyasal silah stoklarının ortadan kaldırılması için acil önlemlerin alınması gerektiğini söyledi ve OPCW genel müdüründen, ABD ve diğer ülkeleri bu konuda zorlamak için her türlü gayretin gösterilmesini istedi.




İRAN GÜNDEMİ
Ayça GÜVEN
30.04.2012



Geçen yıl Türkiye’de rekor sayıda şirket kuran İranlı yatırımcılar, ekonomik manevralarını, tartışmalı nükleer programlar yavaş yavaş tükettiği için finans ve bankacılık sektörüyle Batı’ya kaydırmak için odaklandılar. Today’s Zamanın Ankara’daki finansal çevrelerden elde ettiği bilgiye göre, İran’ın en büyük üç bankası Türk bankacılık sektörünün en yeni aktörleri olmak için çalışmalara başladığı ifade edildi. Tejarat Bankası, Pasargad Bankası ve ismi açıklanmayan üçüncü bir banka, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) kapısını çaldı. Anonim kalmayı tercih eden finansal kaynaklar Dışişleri Bakanlığı’na sıfırdan başlamak için bankacılık lisansı talep ettikleri belirtildi. Hükümet bu konuda son kararı verecek. Türk bankacılık sektöründe aktif olmayı planlayan İranlı finans kurumları 300 milyon dolar olan ödenmiş sermaye şartı üzerine çıktığı ifade edildi. Kaynaklardan alınan bilgiye göre, bankacılık lisansı alabilmek için üç İranlı bankanın her biri 500 milyon doları feda etmeye hazır olduklarını belirtti. Tejarat Bankası 28 yaşında iken, Pasargad Bankası daha genç bir finans kurumudur. Türkiye’de bankacılık için gerekli yasal sınır 30 milyon TL (20 milyon dolar). Ancak, BDDK pratikte 300 milyon doların altına lisans vermiyor. Uygulanan bu tedbir, 2000’li yıllarda yaşanan acı deneyimler sonrası, ülkenin bankacılık sektörünü güçlendirmek için olduğu belirtildi. Kaynaklardan edinilen bilgiye göre, İranlı finans kurumlarının sıfırdan bankacılık lisansı almaya fazla şansı olmadığı, bunun nedeninin de,2000 ve 2001’deki ekonomik krizlerin ülke finans sektöründe yaygın tahribata neden olduğudur. Üst düzey bir ekonomi yetkilisi, artan enerji fiyatları nedeniyle İran’daki zengin petrol ve gaz para ekonomisi varlığına dikkat çekti. “Onlar 2010 yılından beri Türkiye’de sıfırdan bir banka kurulması konusunda ısrarcı olmuştu. Türkiye’de bu bankalar ile ortak olmak isteyen kurumlar bile var. BDDK ve Dışişleri Bakanlığı’nın konuyla ilgili hiçbir bilgisi yoktur. Bankacılık sektörüne yatırım yaparak, İranlılar enerjiden gelen gelirlerini yatırıma dönüştürmek ve ülkemizde sayısı artmakta olan şirketlerine finansal destek sağlamak için bir fırsata sahip oluyorlar.” diyor ve konunun hassasiyetinden dolayı gizli kalmasını istediği ifade edildi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) verilerine göre, Türkiye’de kurulan İranlı şirketlerin sayısında bir patlama yaşandı. Geçen yıl eklenen 590 şirket ile beraber Türkiye’deki İranlı şirketlerin sayısı 2140’a yükseldiği belirtildi. İstanbul Ticaret Odası’nın  (İTO) verilerine göre, hemen hemen bütün İran sermayeli şirketlerin hepsi, Türkiye’nin ticari başkenti olarak anılan İstanbul’da kurulduğu ifade edildi. İran, ticari anlaşmalarındaki mali işlemleri tamamlamak için Türk bankacılık ve finans sektörünü kullanıyor. Batı’nın güçlü yaptırımlarından İran’ın merkez bankası tekmeyi yediğinde, İran’ın, İran ticaret ortakları ile işlemlerinde Türk mali kurumlarını hesaba katmak istediği belirtildi. Türkiye’nin devlet bankası olan Halkbank zaten İran’ın petrol satışları için ödeme yapıyor. Türk yetkililer, işlemlerin ABD makamlarının onayı ve bilgisi ile geçtiğini söylüyor. Dünyanın en büyük elektronik banka takas sistemi SWIFT, bu fonları, transfer ağını kullanarak İran merkez bankasına bildirip engelleyebilir. Aralık ayında, ABD’nin hesapları aracılığıyla kısmen devlete ait olan Dubai merkezli Noor İslamic Bank’ı İran’ın petrol satışlarından kazandığı milyarlarca doları durdurmak için zorladığı ifade edildi. Benzeri görülmemiş bir hızda Türkiye’deki İran tarafından finanse edilen yabancı şirketlerin artmasıyla bazı BM sponsorluğundaki yaptırımları aşmak için kurulan paravan şirketler olabilir şüphesi Türk yetkililerin alarm zillerinin sesini yükselttiği belirtildi. Türkiye ayrıca, İranlı şirketlerin BM güvenlik konseyi kararlarına takılan bazı etkinliklerinden dolayı, ABD ve AB’nin tek taraflı yaptırımlar uygulayarak, müttefikleri ile arasında istenmeyen bir çatışma riski olabileceğinden endişe duyuyor. TOBB’un Ocak 2012 raporuna göre; İran, bir istisna dışında 63 yeni limited şirketi ile listenin başında. Bu durum İran’ın Türkiye ile sürdürdüğü mevcut ticaret hacmi düzeyiyle orantılı değildir. Geçen yıl itibariyle, çoğunluğu İran doğalgaz ve petrol gelirleri olmak üzere, ticaret hacmi 16 milyar doları aştı. Türkiye ihtiyacı olan doğalgaz ve petrolün %30’unu ya da günde 200,000 varil Petrolu ithal ederken, bu oran İran’ın petrol ihracatının %7’sinin fazlasına karşılık gelmektedir. İran, Türkiye’nin doğalgaz ihtiyacının üçte birini karşılamaktadır. Buna karşılık, Almanya sadece Ocak 2012’de kurulan 36 şirket ile Türkiye’nin en büyük enerji dışı ticaret ortağıydı.(37 milyar dolar)İran rejimi şimdiye kadar kısmen batılı yaptırımlara dayanarak, yüksek küresel petrol fiyatları ve rekor petrol gelirleriyle dünyanın üçüncü büyük ihracatçısı durumundadır. İran, 3,5 milyon varil petrol yani dünyada tüketilen petrolün %4’ünü ihraç etmektedir. IHS Cera, bir danışmanlık şirketine göre, İran on yıl önce 20 milyar dolar olan petrol gelirini geçen yıl 100 milyar dolara yükseltmiştir.[1]
               



İRAN GÜNDEMİ
Ömer METİN
30.04.2012

Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Gill Tudor, BM’in Tahran’ın atom kapasitesi üzerindeki görüşmelerin Mayıs ayında Viyana’da gerçekleşeceğini belirtti. Viayana’daki toplantının amacı başlamış olan müzakerelerin devam ettirilmesidir. Viyana’daki toplantıların 14-15 Mayıs’ta yapılacağı bildirilmiştir. İran'ın Uluslar arası Atom Enerjisi Kurumu'ndaki (UAEK) daimi temsilcisi Ali Asger Sultaniye İran’a karşı yöneltilen suçlamaların asılsız olduğunu söylemiş ve bu görüşmelerin İran’ın taahhütlerine bağlı kaldığının göstergesi olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca nükleer faaliyetlerinin şeffaf olduğunu da belirtmiştir. UAEK ile son yıllarda işbirliği içinde çalıştıklarını ve İran’ın nükleer çalışmaları ile alakalı olarak sorunun bulunmadığı ve bunun belgelerle sabit olduğunu ifade etmiş ancak bazı batılı ülkelerin durumu çarpıttığını ifade etmiştir. [1]
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov İran’a yönelik uygulanan petrol ambargosu ile alakalı olarak AB’ni uyardı. Lavrov AB üyesi ülkelerin İran’dan petrol aldığını ve enerji alanında İran’a muhtaç olduklarını ve bu ambargonun AB’ne zarar vereceğini ifade etti. Lavrov açıklamasında İran’a karşı uygulanan yaptırımlara karşı olduklarını da yinelemiştir. Gelecek ay yapılacak görüşmelerde İran ile alakalı olarak Batılı devletlerin sorunu müzakere ile çözmesi gerektiğini ve adım adım sorunun çözülmesi gerektiğini ifade etmiştir.[2]
Los Angeles Time da çıkan habere göre ABD, Tahran sınırsız denetimleri kabul ederse ve sıkı gözleme izin verirse %5 konsantrasyona kadar uranyum zenginleştirmeye izin verilebilir. Ayrıca nükleer faaliyetlere ilişkin kaygılar giderilirse İran’ın, barışçıl amaçlı nükleer enerji  programı hakkına sahip olduğunu da ifade etmişlerdir.[3]
İran, petrol dağıtım sistemini hedef alan bir bilgisayar virüs programı nedeniyle Pazar günü sistemi kapatmak zorunda kaldığı bildirildi. Virüsün İran petrol bakanlığının ve ulusal petrol şirketinin bilgisayar sistemini çökerttiği tahmin ediliyor. Saldırıya karşı tedbir olarak, Kharg Adası'nda ve diğer petrol işletmelerindeki ekipmanın internet bağlantısı kesildi. Mehr haber ajansının bildirdiğine göre, virüslü saldırı petrol üretimini etkilemedi. Fakat İran petrol bakanlığı ve milli petrol şirketinin internet siteleri saldırı sonucunda çökertildi. Pazartesi günü bakanlığın internet sitesi kullanıma açılırken, petrol şirketinin sitesinin hala kullanım dışı olduğu bildirildi. Petrol bakanlığından bir yetkili, saldırı sonucunda sitenin kullanımcılarına ilişkin bilgilerin çalındığını söyledi. İran'ın saldırı sonrası sorunlarla ilgilenmek ve güvenliği arttırmak amacıyla "siber kriz komitesi"ni harekete geçirdiği bildirildi.[4]
ABD Başkanı Barack Obama, İran ve Suriye’ye insan hakları ihlalleri işlemek için teknoloji yardımı yapan bazı kuruluş ve kişilere yeni yaptırımlar olacağını açıkladı. Obama ''Bu teknolojilerin halklara baskı uygulanması için değil onların güçlendirilmesi için kullanılması gerektiğini'' ifade etmiş, ''Ulusal egemenlik, halkınızı katletmek için asla yetki sağlamaz'' demiştir. ABD'nin yeni yaptırımları, Suriye'nin istihbarat servisi ve direktörü ile İran istihbarat bakanlığı, bu ülkedeki güvenlik birimleri, İran Devrim Muhafızları ile İran'daki Datak Telekom adlı internet servisi sağlayıcı şirketi ve Suriye'de devlet kontrolündeki bir telefon şirketini hedef alıyor. Ayrıca bu yaptırımların İran ve Suriye dışındaki bazı kurumları da hedef alabileceği söyleniyor.[5]
İsrail eski  İç İstihbarat Teşkilatı Başkanı Yuval Diskin, İran ve İsrail arsındaki ilişkiler üzerine İsrail basınına çarpıcı açıklamalarda bulundu. Yuval Diskin; İran’a yönelik bir askeri operasyona yönelik İsrail hükümetinin kamuoyunu yanlış yönlendirdiğini ifade ediyor. Hükümetin İran konusunda yanıltıcı olduğunu ve Mesih duyguları ile hareket ettiklerini ifade ediyor. İran’a yapılacak bir saldırının onların nükleer silah elde etmesini hızlandıracağını ifade etmiştir. Netenyahu’nun İran’a yönelik tehditleri İsrail ordusunda ve istihbaratında huzursuzluğa yol açtığını belirtmiştir.[6]
İsrail Genelkurmay başkanı Benny Gantz İsrail gazetesi Haaretz’e verdiği röportajda; İran’ın nükleer silah üretebileceğini düşünmediği yönünde açıklamalarda bulundu. Açıklamalarda: İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in henüz nükleer bomba inşa etme konusunda kara vermediğini ve diplomatik baskıların ve ekonomik yaptırımların yoğunlaştığı bu dönemde İran’ın nükleer silah üretemeyeceğini ifade etti. İran’ın yönetenlerin rasyonel insanlara olduğunu ve yaptırımların İran ekonomisine zararlar vereceği için nükleer silah üretemeyeceğini ifade etmiştir. Fakat Netenyahu, bu konuda Genelkurmay başkanında farklı düşünüyor. Ehud Barak da Benny Gantz gibi İran’ın bu şartlarda nükleer silah üretemeyeceğini ifade etmiştir. Netenyahuya göre İran’a yönelik başlatılan yaptırımlar ve baskılar İran’ı nükleer silah üretmekten vazgeçirmemiştir.[7]
İran ve Birleşik Arap Emirlikleri arsındaki körfezdeki adalardan kaynaklanan sorunları çözmek için İran Ulusal Güvenlik Meclisi ve Dış Politika Komitesi üyeleri Ebu Musa adası için toplantı yapmayı planlıyor. Toplantı 11 Nisan tarihinde Ahmedinejad’ın ziyaretine BAE yetkililerinin eleştirilerine yanıt olarak yapılacaktır. İran adalarla alakalı iddialara ek olarak BAE ‘nin çabalarının  Fars Körfezi adını deforme etmek için yapıldığını ifade etmiştir. [8]





İRAN GÜNDEMİ
Ömer METİN
23.04.2012



İRAN’IN TARTIŞMALI ADALAR ÜZERİNDEKİ POLİTİKASI VE DİĞER GELİŞMELER

İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad’ın 11 Nisan tarihinde İran ve Birleşik Arap Emirlikleri(BAE) arasında egemenlik iddiasının bulunduğu adalardan biri olan Ebu Musa adasını ziyaret etmesi iki ülke arasında gerginliğe sebep oldu. İranlı komutan Ahmed Reza Pourdastan herhangi bir ülkenin adanın topraklarını ihlal etmesine izin vermeyeceklerini bildirdi. Ayrıca adanın geçmişten beri İran’a ait olduğunu ifade etti. [1]
Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerinin dış işleri başkanları toplanarak Ahmedinejat’ın Ebu Musa gezisini kınadı ve işgalin sonlandırılması için Abu Dabi ile müzakerelere başlanılması gerektiğini ifade ettiler. İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ramin Mehmanparast, İran’ın üç ada üzerindeki egemenlik hakkının pazarlığa söz konusu olamayacağını belirtmiştir. [2]
İran tarihsel verilerle Ebu Musa, Büyük Tunb ve Küçük Tumb adalarının İran’a ait olduğunu kanıtlama yoluna gitmiştir.
Birleşik Arap Emirlikleri(BAE), İran Cumhurbaşkanı’nın Ebu Musa’yı ziyaret etmesinden sonra 12 Nisan tarihinde büyükelçilerini geri çağırmış ve ziyareti “şiddetle kınadıklarını” ifade etmişlerdir. ABD ise bir açıklama yaparak, Ahmedinejad’ın ziyaretinin durumunun karışık olduğunu ifade ederek, anlaşmazlığın barışçıl yollarla çözülmesi gerektiğini ifade etmiştir.[3]
Diğer bir konu ise ABD’nin Basra körfezine kurmak istediği füze kalkanı projesidir. İran ordusunun kara kuvvetleri komutanı, sözde İran tehdidine yönelik kurulmak istenen füze kalkanı projesini kınadı.   İranlı komutan Ahmed Reza Pourdastan, “füze kalkanı projesi ABD’nin bölgedeki kanunsuz varlığını sürdürmek için bir bahanedir” dedi. [4]
İran ile alakalı diğer bir konu ise geçen hafta yapılan nükleer müzakerelerle alakalı İsrail’in görüşü ve tutumları. İsrail Dışişleri Bakan’ı İran’a karşı derhal ambargoların arttırılarak devam etmesi gerektiğini ve ek yaptırımların alınması gerektiğini ifade etmiştir.  AB’nin derhal ambargoları arttırması gerekliliğinden bahsetmiştir. Ayrıca İran ile yapılacak diyaloglardan herhangi bir şey elde edilemeyeceği ve sürece herhangi olumlu bir etkisinin olmayacağını ifade etmişlerdir. Geçen hafta İstanbul’da BM daimi üyeleri artı Almanya ve İran arasında yapılan görüşmelerin hiçbir paradigma değişikliğine yol açmadığını ve hiç bir şeyi değiştirmediğini söylemişlerdir. İran tehlikesi tüm dünya için devam etmektedir.[5]
23 Mayıs’ta ki Bağdat görüşmelerinden herhangi yapıcı bir sonuç çıkmazsa eğer İsrail’in İran’ın nükleer tesislerini vurması  beklenen bir durumdur.
İran ile ilgili basında çıkan bir diğer haber de geçen yıl Ararlık ayında ele geçirilen RQ-170 tipi insansız ABD casus uçağının bir kopyasının yapılmaya başlandığı bildirilmiştir.  İran Devrim Muhafızları Hava-Uzay Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Emir Ali Hacızade, yakalanan uçağın İran için ulusal bir varlık olduğunu ve tüm teknik detayların İran’lı mühendisler tarafından çözüldüğünü söylemiştir.  Rusya ve Çin uçakla alakalı bilgileri sağlamak amacıyla Tahran’dan bilgi istemiştir.[6]
Yine İran’ı ilgilendiren bir diğer haberde ise İsrail’in Suriye politikası vardır. İsrail’in Savunma Bakanı, Suriye devlet başkanının meşruiyetini kaybettiğini söylemiş ve iktidarının düşeceğini ifade etmiştir. Ehud Barak, Esad’ın gitmesi bölgede önemli müttefiki olan İran’ın etkisini zayıflatacağını düşünmektedir. [7]
İran’ın nükleer programıyla alakalı olarak yapılan bazı yorumlara göre İran strajisini değiştirebilir. Bazı analistler Cuma Namazı sonrası konuşan Ayetullah Ahmed Cenneti’nin “ görüşmelerin başarılı ve ilerleme kaydettiği” anlamındaki düşüncelerinin İran’ın strateji değişikliği olarak yorumladı. Cenneti, “ yaptırımların durdurulması gerektiğini söylemiş eğer yaptırımlar devam ederse görüşmelerin kesilebileceğini” ifade etmiştir. İran’ın bu tutumuna daha şüpheci yaklaşan analistler “ İran’ın zaman kazanmaya çalıştığını” ifade etmişlerdir.[8]
İran’a karşı uygulanan yaptırımların etkisini zayıflatmaya yönelik bir habere göre Japonya’nın Cosmo Oil Co ile İran arasında yıllık petrol alım anlaşması yenilendi. Bu anlaşma İran’a karşı uygulanan ABD yaptırımlarının etkisini azalttı.[9]
İran’a yönelik petrol ambargosu ile alakalı olarak. İran İngiltere ile Fransa'ya petrol satışını durdurmuş, Yunanistan ile İspanya'ya da durdurduğunu açıklamış, ancak kararın kesin olmadığını bildirmişti. İran ise, Bağdat görüşmeleri öncesinde, uygulanan finansal ve diğer yaptırımların yumuşatılmasını talep ediyor. İran Petrol Bakanı Rüstem Kasımi, aksi halde bazı Avrupa ülkelerine daha petrol satışını durduracakları uyarısında bulundu.[10]


[1] http://english.peopledaily.com.cn/102774/7793490.html Erişim Tarihi: 20.04.2012
[2] http://www.foxnews.com/world/2012/04/19/iran-army-ready-for-action-on-disputed-gulf-island/ Erişim Tarihi:19.04.2012
[3] http://english.peopledaily.com.cn/102774/7793490.html Erişim Tarihi: 20.04.2012
[4] http://www.foxnews.com/world/2012/04/19/iran-army-ready-for-action-on-disputed-gulf-island Erişim Tarihi: 20.04.2012
[5] http://www.guardian.co.uk/world/iran-blog/2012/apr/18/israel-sanctions-iran-brought-forward Erişim Tarihi: 18.04.2012
[6] http://www.msnbc.msn.com/id/3032507/ns/world_news/  Erişim Tarihi: 22.04.2012
[7] http://www.foxnews.com/world/2012/04/19/israeli-defense-minister-assad-ouster-positive/ Erişim Tarihi: 19.04.2012
[8] http://www.msnbc.msn.com/id/47117664/ns/world_news/ Erişim Tarihi: 20.04.2012
[9] http://www.msnbc.msn.com/id/47113462/ns/world_news/ Erişim Tarihi: 20.04.2012
[10]: http://www.foxnews.com/world/2012/04/19/iran-oil-minister-warns-new-sale-cuts-to-europe/ Erişim Tarihi: 19.04.2012


İRAN GÜNDEMİ
Ayça GÜVEN
23.04.2012



ABD, İran görüşmelerine şüpheyle bakıyor olsa da Türkiye bu konuda umutlu.

ABD, İran görüşmelerine şüpheyle bakıyor olsa da Türkiye bu konuda umutlu.
İran ve dünyanın büyük güçleri (5+1)  arasında gerçekleşen zirve İstanbul’da yapıldı. İran’ın yaptırım konusunda herhangi rahatlama yaşadığı söylenemez. BM üst düzey yetkilisi  “Nükleer program konusunda İran’ın uluslar arası toplumun beklentilerine göre daha uyumlu, yapıcı ve yararlı kararlar alınması gerektiğini” ifade etti.  (5+1) ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya’dan oluşan bir grup, Tahran’ın nükleer program konusunda gerginleşen ortamı sakinleştirmek için 15 ay boyunca ilk kez bu hafta sonu bir araya geldiler. 23 Mayıs’ta tekrar toplanmak üzere anlaştılar. ABD yetkilisi görüşme havasının olumlu geçtiğini söylerken, uluslar arası güvenliğin sağlanması için somut adımlar atılması gerektiğini ifade etti. AB Dış İşleri Yüksek Temsilcisi Catharine Asthon, 14Nisan’da gerçekleşen zirveden sonra yaptığı basın açıklamasında “Bir süreç için burada bulunduklarını, bir güven inşa etmek için temeller atılması gerektiğini, karşılılık ilkesi ile hareket edeceklerini ve İran’la uyumlu diyalog için çalışmaya başladıklarını” ifade etti.  İran’ın nükleer barış müzakerecisi Saeed Jalili “karşılıklı güven inşa etmek için alınan önlemler konusunda düzenlemeye gidilmesini, İran halkının güveninin kazanılması gerektiğini ve İran halkının işbirliği çerçevesinde yaptırımların kaldırılmasını istediğini” dile getirdi. Bağdat’taki bir sonraki toplantı için daha somut adımlar içeren bir gündem söz konusu olacağı belirtildi. Dışişleri Bakanı Davut oğlu, taraflar arasındaki görüşmeler öncesi AB Dış İşleri Temsilcisi Catharine Asthon ve İran Nükleer Baş müzakereci Saeed Jalili ile ayrı ayrı görüştü. Davut oğlu “ uluslar arası barış ve güvenliğe katkı sağladıklarını, bu sürecin başarıyla tamamlanmasını, istediklerinde her türlü katkıda bulunacaklarını” ifade etti. [1]
Başka bir habere göre;
Türkiye Ekonomi Bakanı’nı “Türkiye’nin İran’a ihracatı bu yıl %20 düşmüştür. Petrol ithal maliyeti ise nükleer program nedeniyle İran’a yaptırım kararından sonra yükselişe geçmiştir.” açıklamasını getirdi. Bu yaptırım kararları sonrası İran’ı nükleer emellerini dizginlemek için başka bir yol var mıdır diye sorulduğunda sadece ekonomik maliyetin İran tarafından değil; Türkiye tarafından da üstlenildiğini ifade etti. Ayrıca diğer ülkelerin de yaptırımların bedelini ödeyeceklerini belirtti. İran’ın petrol ihracatını sınırlama kararı enerji kaynakları ve küresel güvensizliği körüklediği gibi petrol fiyatlarını da arttırdı. ABD, Avrupalı müttefikleri ve İsrail nükleer silaha sahip olmak istediği için İran’ı suçluyorlar. ABD ve AB, İran’ın yasadışı nükleer arayışlarına kısıtlama getirmek için İran’a Kasım ayından beri bazı ticari kısıtlamalar getirdi. İran bunun sivil amaçlı ve tıbbı araştırmalar için olduğunu ifade etmiştir. ABD enerji bakanlığına göre Türkiye 2011 yılının ilk yarısında İran’dan 182.000 varil satın olarak altıncı büyük ithalatçı oldu. Diğer beş ithalatçı ise Çin, Japonya, Hindistan, Güney Kore ve İtalya idi. İran, Suudi Arabistan’dan sonra OPEC’in ikinci büyük üreticisidir. Çağlayan Türkiye’nin BM’nin aldığı yaptırım kararına uyması gerektiğini ifade etti. Aynı zamanda ABD’nin yaptırım kararı sonrasında %20 oranında petrol ithalatını kesmeye karar verdiklerini ifade etti. 31 Aralık’ta imzalanan Ulusal Savunma Yetki Yasası’na göre İran’a yaptırım kararı başta olmak üzere İran ile iş yapan yabancı finansal kuruluşlara da yaptırım kararı söz konusu olacak. 28 Haziran’da yürürlüğe girecek yasada İran’dan petrol almayı düşüren ülkelerin yaptırımlardan muaf tutulmasını öngören bir düzenleme de söz konusudur. [2]


[1] http://www.turkishweekly.net/news/134185/turkey-hopeful-but-us-skeptical-on-iran-talks.html
[2] http://www.businessweek.com/news/2012-04-17/iran-sanctions-hitting-turkish-economy-energy-costs




[1] http://www.turkishweekly.net/news/134185/turkey-hopeful-but-us-skeptical-on-iran-talks.html
[2] http://www.businessweek.com/news/2012-04-17/iran-sanctions-hitting-turkish-economy-energy-costs



İRAN GÜNDEMİ
Begüm COŞKUN
16.04.2012

AB Tahran'ın Nükleer Haklarını Tazeledi

    İran ile 5+1 (Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri ABD, Rusya Federasyonu, Çin Halk Cumhuriyeti, Fransa, İngiltere ve Almanya)   ülkeleri arasındaki nükleer müzakereler geçtiğimiz cumartesi günü İstanbul’da yapıldı. Görüşmelerin ardından bir basın toplantısı düzenleyen AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, tarafların 23 Mayıs'ta Bağdat'ta tekrar toplanacağını açıkladı. Ashton, bugünkü müzakerelerin 'yararlı, yapıcı ve bir süre önce İran'la yapılan mektup teatisinin ruhuna uygun' olduğunu belirtti. Açıklamasında İran'ın barışçıl nükleer enerji hakkına saygı duyduklarını dile getiren Ashton, "Önümüzdeki süreçte güven artırıcı adımlar atmayı hedefliyoruz" diye konuştu. İran Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi Sekreteri ve Nükleer Başmüzakereci Said Celili yaptığı basın toplantısında görüşmenin genel hatlarıyla olumlu geçtiğini söyleyerek, İran’ın nükleer araştırmalar yapması üzerine batılı ülkelerin başlattıkları ekonomik yaptırımların kaldırılması için konunun müzakere sürecine dahil edilmesini isteğini belirtti. İran Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komitesi Başkanı Alaeddin Boroujerdi ise yaptığı açıklamada İran’a karşı ekonomik yaptırımların kaldırılması konusunu 23 Mayıs tarihinde Bağdat’ta yapılacak olan bir sonraki turda ele alınacağını söyledi.
    Tahran ve Batı arasında çekişmenin ana nedeni bilindiği gibi İran'ın uranyum zenginleştirme programıdır. İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi sekreteri  Saeed Jalili, bu konuda yaptığı açıklamasında; Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’nda İran'ın  araştırma hakkına sahip olduğuna değinmiş, "üye devletlerin her biri barışçıl amaçlarla uranyum zenginleştirilmesinden  yararlanabilir ve buna sahip olmaları Antlaşmada yer alan haklarından biridir."dedi. Jalili ayrıca görüşmelerin başarılı olması ve devamının gelebilmesi için taraflar arasında diologunun çok önemli olduğuna dikkat çekti. Jalili  konuşmasında aynı zamanda Dini Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamaney, nükleer silahların üretilmesi, kullanılması, stoklanmasının İslamda yasak  olduğunu ilan ettiği fetva bahsetti.
 Jalili  fetvanın silahsızlanma ve silahların yayılmasını önleme yönünde somut adımlar için bir fırsat olduğunu belirtti.
Müzakere katılımcılarından Rus heyetine başkanlık eden Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Rybakov, Cumartesi günü Interfax haber ajansına verdiği demeçte, "atmosfer yapıcı, konuşma işletmeyi andırıyor .Şu andan itibaren, her şey iyi gidiyor. " şeklinde konuştu.

Buna ek olarak, AB dış politika sözcüsü Michael Mann, İran ve büyük güçler arasındaki  son toplantının daha "olumlu" ve "tamamen farklı" olduğunu söyledi


İRAN GÜNDEMİ
Ömer METİN
16.04.2012


İRAN VE NÜKLEER MÜZAKERELER
İran yasal olarak barışçıl amaçlı uranyum zenginleştirme hakkı olduğunda ısrar ediyor ve nükleer silah devleti olma konusundaki suçlamaları reddediyor. Kendilerine karşı yapılan ambargoları kınadıklarını ifade ettiler. İsrail müzakerelerden bir sonuç çıkmazsa İran’ın nükleer tesislerini vurabileceğini ifade etti.[1]
İran’ın baş müzakerecisi Said Celili batılı diplomatlarla yazışmalarında kendini “ dini lider Ayetullah Ali Hamaney’in kişisel temsilci” olarak ayrıca ifade etmiştir. Ayetullah ise nükleer silahın İslami anlayışa aykırı olduğunu ifade etmiş fakat barışcıl nükleer enerjinin olabileceğini ifade etmiştir. Böylece İran müzakerelere açık olduğu mesajını vermiştir.[2]
Nükleer görüşmeler öncesi taraflar uzlaşmadan yana oldukları söylemekte fakat Batı İran’dan somut adımlar beklemektedir. İsrail’e güvence verilmesini ve tesislerin Uluslararası Atom Enerjisi kurumunun denetimine açılması istenmektedir. İran ise nükleer çalışmalarının barışçıl olduğunu ifade etmektedir. Ambargoların yanlış olduğu ifade edilmektedir.
Rus ve Çin’li yetkililer İran’a daha fazla yaptırım yapılmasına karşı soğuk davranmaktadır. İran’a karşı daha ılımlı olunması yönünde görüşleri bulunmaktadır. Rusya baş müzakerecisi Sergei Rybakov müzakerelerle ilgili olarak “ yakın gelecekte nihai hedef İran’a karşı yaptırımları kaldırmak olmalıdır” dedi.[3]
15 aylık bir aradan sonra, dünyanın büyük güçleri ile İran arasında yeni tur nükleer müzakereler başlayacak. Ocak 2011'deki son turda İran'la hemen hemen hiçbir konuda anlaşmaya varılamamıştı. Son haftalarda ise yeni turun nerede yapılacağı üzerinde anlaşmak için epeyce mücadele gerekti. İran bir süre Bağdat üzerinde ısrar etmişti. ABD Başkanı Obama, İstanbul'da yapılmasına karar verilen bu turu, diplomasi için "son şans" olarak değerlendiriyor.Obama'nın Başbakan Erdoğan'dan, bu görüşmeleri ciddiye almaları doğrultusunda İran'ın dini lideri Ayetullah Hamaney'e mesaj iletmesini istediği belirtiliyor.Görüşmelere katılacak olan Batılı diplomatlar, bu turdan önemli bir gelişme çıkmasını beklemiyor. ABD medyası, Obama'nın İran'dan iki talebi olacağını yazıyor: Fordow'da ağır güvenlik önlemleri ile korunan yeraltı uranyum zenginleştirme tesislerinin kapatılması ve orta derecede zenginleştirilmiş uranyum stoklarının başka ülkelere ihraç edilmesi. IAEA Şubat 2012 raporunda, İran'ın 109,2 kg orta derecede zenginleştirilmiş uranyum üretmiş olduğunu belirtiyor. Silah aşamasında kullanılacak uranyum için bu miktar yeterli değil. Fakat diplomatlar İran'ın bu stoku ihraç etmesi gerektiğini söylüyor İran'ın kullandığı söylemler, en azından Batı'nın bazı taleplerini konuşmaya razı olabileceğine dair ipuçları sunuyor. Hamaney'e yakınlığıyla bilinen eski parlamenter Gholam Ali Hadad Adel, P5+1 olarak bilinen BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi ile Almanya'nın dilinin daha yumuşak ve daha kibar olduğunu belirterek, "böylece her iki taraf da daha sakin bir tutum takınabiliyor" diyorİran'ın baş müzakerecisi Said Celili ise devlet televziyonunda yaptığı açıklamada, "işbirliği konusunda ilerleme kaydedecek başarılı görüşmeler yapmaya hazır olduklarını" belirtti. İran hükümeti açısından karşılığında hiçbir taviz elde etmeksizin, orta derecede zenginleştirilmiş uranyum stoklarını ihraç etme seçeneği cazip değil. Fakat İran içerisinde stokların satılmasının mümkün olabileceğine dair iddialar var.[4]
Batılı yetkililer Tahran’ın nükleer programıyla ilgili taraflar arasındaki görüşmelerin olumlu geçtiği ifade etmişlerdir. Ancak diplomatlar İran’ın somut adımlar atması gerektiğini ifade etmişlerdir. Bir sonraki görüşmeler 23 Mayıs’ta Bağdat’ta gerçekleştirilecektir. Avrupa Birliğinin dış politika sorumlusu Catherine Ashton görüşmaleri “ yapıcı ve yaralı “ olarak değerlendirmiş ve bundan sonra sürecin “ adım adım ve karşılıklı” olarak ilerleyeceğini ifade etmiştir. Ayrıca İran’ın barışçıl nükleer enerji elde etme hakkının olduğunu söylemiş ve Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşmasının önemli olacağını söylemiştir.
İran’ın baş nükleer müzakerecisi Said Celili, toplantıları “işbirliğine dayalı ve başarılı” olarak değerlendirmiştir. Ayrıca karşılıklı güveni tahsis etmenin gerekli olduğunu ifade etmiştir. İran’ın Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması uyarınca %20 kadar uranyum zenginleştirme haklarının olduğunu ifade etmiştir.
 İngiliz Dışişleri Bakanı William Hague, görüşmelerin memnuniyetle, ancak anlaşmazlığı çözmek için "gitmek için uzun bir yol" olduğunu söyledi. Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppé, İran müzakerelerinin bir sonraki turda "acil ve somut jest güven tesis yapmak" gerektiğini söyledi.[5]

İRAN GÜNDEMİ
Ayça GÜVEN
09.03.2012



Türkiye, Suriye krizinin İran ilişkileri üzerine negatif etkileri olduğunu söylüyor

 Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Türkiye ve İran’ın mevcut Suriye ve onun geleceği konusunda ayrıma düştüğünü kabul etti.  Ancak Suriye krizinin, Suriye rejimini sadık bir şekilde destekleyen İslam Cumhuriyeti ile olan ilişkilerde olumsuz etkiye neden olacağı yönündeki iddiaları yalanladı. İran ve Türk liderleri geçen hafta Tahran’da, Suriye’deki krizle nasıl başa çıkılacağını tartışarak kesin olan karşıt görüşlerini değiştirdiler. İranlı lider Ayetullah Ali Hamaney, Tahran’ın Suriye devlet başkanı Beşar Esad’ın yönetimi altındaki reformu desteklediğini, fakat Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ziyaretinde Esad’ın güvenilir olmadığını ve istifa etmesi gerektiğini söyledi. İran Suriye’nin en yakın müttefiki olduğunu ve Suriye’nin bir yıl süren ayaklanması sırasında Esad’a kararlı biçimde destek verdi. Hamaney Türkiye’nin Esad’ın istifa etmesi konusundaki tutumunu reddetti. Fransa kökenli tv kanalı Euronews,  Davutoğlu’na “Suriye krizinin Türk-İran ilişkilerini olumsuz yönde etkileyecek mi?” diye sorduğunda aldığı yanıt “Hayır.” Şeklinde idi. “Türk-İran ilişkileri derinden kök salmış, komşuluk ilişkileridir. “diye ekledi.  Erdoğan Tahran’a yaptığı anahtar ziyaret sırasında Türkiye ve İran’ın çeşitli konulardaki farklı görüşlere sahip olmaları doğrultusundaki kaygılarını iletti. Davutoğlu’nun görüşmesi pazartesi günü 11 dilde yayınlandı. Türk yetkili Suriye’nin geleceği ve yönetimine ilişkin konulardaki farklılıkları gidermek amacıyla Türkiye’nin İran’la sürekli görüşmelerde bulunduğunu kaydetti. Türkiye’de Pazar günü yapılan Suriye Dostluk Konferansı’nda BM’yi de içeren 60 ülkeye ev sahipliği yaptı. Katılımcılar Suriye muhaliflerini desteklemek için ne gibi tedbirler alınabileceğinin yollarını tartıştılar. Türkiye Esad’ın iktidarındaki Suriye için izlenebilecek herhangi bir yol haritasını desteklemeyeceğini söyledi. Türkiye İran ile yakın ekonomik ilişkiler kurmuş ve Tahran’ın nükleer programını durdurmak için Washington ile ters düşmüştür. Türkiye diplomatik çözümden yanadır. Davutoğlu röportajda, Suriye’nin çok kritik bir jeopolitik konumda olduğunu ve Suriye’deki gerginliklerin bütün komşu ülkeleri etkileyen bir potansiyel taşıdığını, ek olarak bir bekle-gör politikası benimsemenin doğru olmadığını söyledi.

Diğer bir habere göre; İran ile yaşanan nükleer kriz nedeniyle Obama’nın Erdoğan aracılığıyla İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’e mesaj ilettiği haberi iddia edildi. Recep Tayyip Erdoğan Seul’de düzenlenen Nükleer Güvenlik Zirvesi’nde Obama ile bir araya gelmiştir. Ardından Tahran’a ziyaretiyle Hamaney ve Mahmud Ahmedinejad’la bir araya gelmiştir. Obama sivil amaçlı nükleer kullanımı kabul edeceğini ifade ederken, Hamaney’in İran’da nükleer silah geliştirmediğine dair açıklamaları teyit etmesini söyledi. Obama uranyum geliştirme çalışmalarının sivil amaçlara yönelik nükleer program kapsamında izin verilip verilmeyeceği konusunda kesin bir şey söylemedi. Erdoğan ziyareti sırasında Ahmedinejad ve İranlı üst düzey yetkililerle de bir araya geldi. Hamaney Şubat ayında yaptığı açıklamada “Nükleer silah bulundurmanın suç olduğunu ve bu silah üretiminin zararlı ve yok edici yanları bulunduğu için İran’ın nükleer silah üretmeyeceğini ifade etmişti.”



[1] http://www.todayszaman.com/news-276210-turkey-says-syrian-crisis-to-have-no-negative-impact-on-iran-ties.html

İRAN GÜNDEMİ
Begüm COŞKUN
02.04.2012

İran, ABD’nin Suriye Üzerindeki Her Girişimine Karşı

İran'ın dini lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamaney, Amerika Birleşik Devletleri’nin Suriye'de yapacağı her girişime karşı olduğunu belirtti. Lider Perşembe günü, İran’ın kuzeydoğusunda bulunan Razavi Horasan Eyaletinde yer alan Meşhed kentinde Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmede açıklamalar yaptı. Ayetullah Hamaney; Suriye’nin içişlerine yabancı güçlerin karışmasına karşı olduklarını belirtti. Ayrıca dini lider  "Bölgede bu kritik zamanda, en önemli konu bağımsız ülkelerin doğru kararlar olmasıdır, ABD Müslüman ülkelere yardım ederken bu ülkelerin çıkarlarını dikkate almalıdır” dedi.
     Lider aynı zamanda Tahran ve Ankara arasındaki ilişkileri yorumladı ve özellikle enerji alanındaki ilişkilerin genişlemesi için büyük bir potansiyel olduğunu söyledi ve "İran petrol ve gaz rezervleri bakımından zengin bir ülkedir, İran İslam Cumhuriyeti güçlü bir Türkiye ile işbirliğinin genişlemesine sonuna kadar inanıyor ve bu işbirliğinin, İran’ın, Türkiye’nin ve İslam dünyasının yararına olacaktır.”dedi. Erdoğan ise, “Türkiye ve İran’ın tarihsel bağ ile birbirlerine bağlı olduğunu, uzun geçmiş nedeniyle, özellikle altyapı, alanında iki ülke arasındaki ilişkilerin derinleştirilmesi gerektiğine inanıyoruz." Açıklamasında bulundu.
     Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Tahran ziyaretinde Devlet Başkanı Ahmedinejad’la görüştü. Erdoğan, "Türk hükümeti ve halkı her zaman İran İslam Cumhuriyeti'nin nükleer duruşunu destekleyecek ve İran’ın bu politikasını ciddi bir şekilde takip etmeye devam edecektir" dedi. Ayrıca İslam Cumhuriyeti ile ilişkilerin genişletilmesi çağrısında bulundu. Ahmedinejad Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmenin ardından yaptığı açıklamada hegemonik güçlerin İran ve Türkiye'nin ilerlemesini engellemek için çaba harcamalarına rağmen İran ve Türkiye’nin birçok uluslararası platformda bazı Batılı ülkelerin hegemonyasına karşı direniş gösterdiğini söyledi. Ahmedinejad, Ankara ile ikili ilişkileri genişletmek istediklerini belirtti. İran Cumhurbaşkanı başka bir yerde yaptığı konuşmasında ise, Tahran'ın nükleer programı üzerindeki anlaşmazlığa karşı doğru bir tutum benimsediği için Türkiye'ye teşekkür etti.
      Kuveyt Emiri Şeyh Sabah el-Ahmet el-Cabir el-Sabah da İran dahil tüm ülkelerin, barışçıl amaçlı nükleer enerji kullanma hakkına sahip olduğunu perşembe günü yaptığı açıklamada belirtti. Bağdat'taki Arap Birliği zirvesinde konuşan Kuveyt Emiri, "Biz İran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile yapıcı bir işbirliği içinde olacağına inanıyoruz ve nükleer sorunu gidermek için çaba istiyoruz, ancak nükleer enerji kullanmak İran ve bütün ülkelerin hakkıdır." şeklinde açıklamada bulundu.
     Öte yandan Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika, Perşembe günü BRICS olarak bilinen dünyanın önde gelen gelişmekte olan ekonomileri, nükleer enerjinin barışçıl kullanımının İran'ın hakkı olduğunu söyledi. ABD ve Avrupa Birliği tarafından İran'a dayatılan yaptırımlardan dolaylı BRICS liderleri, İran'ın nükleer sorununda ortaya çıkan durum hakkında endişe duyduklarını açıkladı: "İran ile ilgili durumun çatışmaya dönüşmesine izin verilemez, hiç kimsenin çıkarına olmayacak yıkıcı sonuçlar doğurur. İran, yüksek siyasi ve ekonomik önemi olan bir bölgededir, barışçıl kalkınma ve refah için hayati bir rolü vardır” .BRICS Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu ile İran da dahil olmak üzere taraflar arasında siyasi ve diplomatik yollarla ve diyaloglarla sorunların çözümüne destek vereceklerini söylediler. Ayrıca yapılacak görüşmelerde alınacak kararların ilgili BM Güvenlik Konseyi Kararları hükümlerine uygun olması gerektiğini dile getirdiler.
    İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salehi Birleşmiş Milletler Arap Birliği Elçisi Koffi Annan’ın Suriye krizi ile ilgili İranlı yetkililerle görüşmek üzere önümüzdeki hafta Tahran’a geleceğini açıkladı. Salehi İran'a gelen üst düzey Türk heyeti ile yaptığı toplantının oturum aralarında gazetecilere verdiği röportajda "Biz Suriye konusunda Kofi Annan'ın misyonu hakkında umutluyuz ve Kofi Annan'ın Türkiye ve Birleşmiş Milletler desteği ile Suriye sorununu çözmede yardımcı olabileceğini düşünüyorum" dedi. Ve "Suriye konusu sabır ile ele alınmalıdır." diye ekledi.
     Aynı röportajında Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salehi İran ve 5 +1 grubu (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya) arasındaki görüşmelerin bir sonraki turunun 13 Nisan tarihinde gerçekleştirileceğini açıkladı ve görüşmelerin gerçekleştirileceği mekanın önümüzdeki birkaç gün içinde belli olacağını söyledi. 



İRAN GÜNDEMİ
Ayça GÜVEN
02.03.2012

Türkiye-İran İlişkileri

          Türkiye ve İran Suriye krize nasıl çözüm bulacaklarıyla ilgili olarak görüştü. İran ve Türkiye liderleri arasında farklı görüş alışverişler mevcut. İran lideri Ayetullah Ali Humeyni Beşar Esad’ın Suriye’de yapacağı reformları desteklediğini söyledi. Ancak Erdoğan yaptığı ziyarette Esad’ın güvenilir olmadığını ve istifa etmesi gerektiğini ifade etti. İki komşu ülke arasındaki görüş farklılıklarının halk tarafından kabulü Erdoğan’ın İran ziyaretinin ikinci gününde açığa çıktı. Erdoğan Güney Kore’de Nükleer Güvenlik Zirvesi’ne katılıp, Barack Obama ile görüştükten sonra Tahran’a geldi. Humeyni İran’ın Suriye’yi koruyacağını, Siyonist rejime karşı direniş cephesine destek verilmesi gerektiğini ve yabancı güçlerin Suriye’nin iç işlerine karışmamasını ifade etti. İran İslam Cumhuriyeti ABD’nin Suriye ilgili herhangi bir planına karşı çıkıyor. Humeyni Erdoğan’ın “Esad istifa etmeli” görüşüne karşı çıkıyor. Humeyni Suriye’nin yapacağı reformların desteklenmesi gerektiğini ve bunların devam etmesi gerektiğini bir devlet televizyonundan açıkladı. Erdoğan’ın tepkisi sert oldu. İran kendini Suriye’ye en yakın müttefik olarak görüyor. Ayaklanma boyunca Esad’a destek vermiştir. Esad’ın seçim korkusu yoksa insanlar için oy sandığı oluşturulmalı ve farklı partilere izin verilmeli. Erdoğan “ Baath partisinin tekrardan kurulmamasını ve geçmişte bırakılmasını” ifade etti. BM Suriye’de çatışma nedeniyle 9000 ‘in üzerinde ölü sayısının olduğunu ifade etti.  Pazar günü İstanbul’da gerçekleşecek olan Suriye Dostları Konferansı’nda Türkiye 60 ülkeye ev sahipliği yapacak aynı zamanda ABD’de katılacak. Esad’a karşı nasıl bir yol izlenmesi gerektiği tartışılacak. Türkiye İran ile ekonomik ilişkiler bakımından iyi durumdadır. ABD’nin İran’ın nükleer programını durdurmak için izlediği yolla Türkiye ters düşmüştür. Türkiye yaptırım kararı yerine diplomatik çözümden yanadır. Her ne kadar ABD ile sorunlu gözükse de NATO radar savunma kalkanına Türkiye ev sahipliği yapmaktadır.[1]

           Ayrıca şu gelişmelerde oldu;İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi ile Recep Tayyip Erdoğan, düzenledikleri basın toplantısında iki ülkenin önümüzdeki 3 yıl içinde 30 milyar dolarlık ikili ticaret hacmini arttırılması için karar verdiklerini açıkladılar. İki ülke arasındaki ticaret hacmi 2011 yılında 16 milyar doları aştı. Rahimi, iki yıl önce Erdoğan’ın ziyaretinden bu zamana kadar geçen sürede iki ülke arasındaki ticaret hacminin %50 arttığını söyleyerek bu artışın %100’e çıkarılması gerektiğini söyleyerek ve kısa süre içerisinde 30 milyar dolar hedefine ulaşmayı belirlediklerini ifade etti. Recep Tayyip Erdoğan’da İran ve Türkiye arasında son yıllarda artan ticaret hacmine dikkat çekerek iki ülkenin ticaret hacminin 2011 yılı sonu itibariyle 16 milyar doları geçtiğini ve hedeflerinin 2015 yılına kadar 30 milyar dolara yükseltmek olduğunu ifade etti.[2]

          Erdoğan İran ve dünyanın büyük güçleri arasında düzenlenecek müzakere öncesi Ahmedinejad ile Tahran’da bir araya geldi. Toplantı kapalı kapılar ardında yapıldı. Konuşulan konuların nükleer program ve Suriye krizi ile ilgili olduğu ifade edilmiştir. İki gün süren ziyarette Erdoğan, Başkan Yardımcısı Muhammed Rıza Rahimi ve Meclis Başkanı Ali Laricani’nin de bulunduğu üst düzey yetkililerle bir araya geldi. Erdoğan Türkiye’nin barışçıl amaçlı nükleer faaliyetler konusunda her türlü baskıya karşı olduğunu söyledi. İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ali Ekber, İran ve 5+1 görüşmelerinin 13 Nisan’da gerçekleşeceğini ifade etti. Müzakerelerin yerinin önümüzdeki günlerde açıklanacağı ifade edildi. Erdoğan Hürriyet gazetesinde yer alan açıklamasında “ Nükleer toplantının İstanbul’da yapılmasına dair öneride bulunduğunu ve İran Dış İşleri Bakanı’nın da nükleer görüşmelerin İstanbul’da yapılmasına dair arzusunu dile getirdiğini belirtti.” Tahran ziyareti öncesinde Erdoğan bir nükleer güvenlik zirvesi için bulunduğu Güney Kore’de ABD Başkanı ile görüştü. Bu da Türk liderin Tahran ve Batı arasında bir arabulucu rolü oynadığına dair spekülasyona neden oldu. Zaman gazetesinin haberine göre, görüşmelerin yerinin belirsiz olduğu, 5+1’in müzakerelerin Türkiye’den ziyade bir Avrupa başkentinde düzenlemeye istekli olduğu bildirildi. İran ve Türkiye yakın müttefik olsalar da Suriye konusunda zıt görüşlere sahipler. Erdoğan’ın İran’a karşı Esad rejimine olan tavrında bir baskı yapması beklendiğine dair haberler var. Birçok analist Erdoğan’ın İran ve Suriye konusunda yapacağı müzakerelerin sonuçlarından şüpheli olduklarını ifade etti. Mehmet Ali Birand, İran’ın Suriye’ye olan tavrında bir değişikliğin imkânsız olduğunu ifade etti. Orta ve uzun vadede Esad’ın düşüşü İran’ın bölgede etkisini kaybetmesine neden olacaktır. Lübnan üzerinde etkinliği azalacak aynı zamanda Suriye-Irak ittifakları sayesinde kurmaya çalıştığı “Şii koridorundan” Akdeniz’e inebilmesi imkânsızlaşacak.[3]

         İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad İran ve Türkiye arasındaki ekonomik, kültürel ve siyasi ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğinin yanı sıra ticaret hacminin arttırılması gerektiğini ifade etti. Ahmedinejad, Erdoğan ile yaptıkları görüşme sırasında, İran ve Türkiye arasındaki ilişkilerin tarihi, sağlam ve derin olduğunu söyledi. Ahmedinejad İran ve Türkiye arasında ekonomik işbirliği ve ticari ilişkilerin aynı zamanda enerji alanındaki ilişkilerin iyi seviyede olduğunu ifade etti. İkili siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkilerin yaygınlaştırılması ve teşvik edilmesi gerektiğini her ülkenin güvenlik, refah ve gelişmesinin lehine olacağından karşılıklı ticaret hacmini, ikili bölgesel ve uluslar arası ilişkiler seviyesini arttırmak için mevcut kapasitesinden yararlanılması gerektiğini ifade etti. İki ülke yetkilerinin petrol ve enerji alanındaki sorunları işbirliği, konuşma ve görüş alışverişiyle ortadan kaldırmak için çalışmaları gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin İran nükleer konusunda açık ve net tutumundan dolayı takdirlerini ifade eden Ahmedinejad, uluslar arası sahnelerde Türkiye ve İran’ın birbirinin yanında yer aldığını belirtti. Erdoğan ise iki ülke üst düzey yetkilileri arasında yapılan müzakerelere işaret ederek ikili ve uluslararası siyasi, ticari, ekonomik ve enerji gibi değişik alanlarda işbirliklerinin daha fazla artmasını ifade etti. Nükleer konusunda desteğinin olduğunu ve bunun gelecekte de değişmeyeceğini ifade etti.[4]


[1] http://www.usnews.com/news/world/articles/2012/03/29/iran-turkey-sharply-differ-on-syria
[2] http://www.tehrantimes.com/politics/96472-iran-turkey-set-30b-trade-target-for-2015
[3] http://www.guardian.co.uk/world/iran-blog/2012/mar/29/erdogan-ahmadinejad-tehran-iran-nuclear
[4]  http://en.trend.az/regions/iran/2008395.html