Arap dünyasında ilk olarak Tunus’u ardından Mısır ve Libya’yı etkisi altına alan ve mevcut yönetimlerinin düşmesine neden olan Arap Baharı veya Devrimi Suriye’deki etkisini tüm hızıyla devam ettirirken Suudi Arabistan yönetiminin endişeleri ve güvenlik ihtiyacı da günden güne artış göstermektedir. Devrim ateşi ileride Suudi Yönetimi’ni de etki altına alabilir mi korkusu bu ülkeyi hem kendi coğrafyasının güvenliği için-Bahreyn ve Yemen örneklerini önceki yazımda belirtmiştim- hem de Suriye’deki kriz için ani ve sert önlemler almaya zorlamaktadır.
Bunun arka planında Bahreyn olaylarında devrimcilere karşı çıkan tutumu, ülkesindeki Şii nüfus ve halktan gelebilecek reform talepleri nedeniyle devrim dalgasından olumsuz etkilenme endişesinin olduğu söylenilebilir. Hatta daha da önemlisi Suudi Arabistan İran tehdidi nedeniyle Suriye konusunda net bir tavır takınmaktadır. Bu bağlamda Suudi Arabistan olayın başından itibaren Esad rejiminin bir an önce düşürülmesi talebini dile getirmiş, gerekirse muhaliflere destek sağlayabileceklerini belirtmiştir. Riyad yönetimi Rusya, Çin ve İran gibi ülkelerin Suriye’ye vermiş oldukları destekten ötürü rahatsızlık duymuştur. Suudi Arabistan Hilary Clinton’ın Riyad ziyareti sonrası 1Nisan’da Türkiye’de toplanan Suriye Halkının Dostları toplantısında da Suriye’deki muhaliflere destek sağlamak niyetlerinde olduklarını bir kez daha yinelemiştir
yazının devamını okumak için tıklayınız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder